2 Aralık 2014 Salı

TÜRKİYEDE GİZLİ YAHUDİLER MESELESİ : HER toplumun, her halkın, her milletin Yahudileri vardır. Hangi taşı kaldırsan altından bir Yahudi çıkar.



Hıristiyanların Yahudileri vardır.
Müslümanların Yahudileri vardır.
Türk’ün Arap’ın Kürt’ün İranlının Yahudileri vardır.
Selanik Yahudileri… Meşhed Yahudileri…
Rusya’da Komünist ihtilalini yapanlar Yahudilerdir.
Bizim son yüz yıllık tarihimize Gizli Yahudiler damgalarını vurmuştur.
Fransa’ya bir Yahudi Cumhuriyeti desek, abartmış olmayız.
Yahudiler doğu Akdeniz’de, İsrail’den önce bir Yahudi devleti kurmuşlardır.
Büyük ABD’nin, küçük İsrail’in bir sömürgesi ve uydusu olduğunu kim inkâr edebilir?
Bizdeki Gizli Yahudilerin iki ismi vardır. Takma Türk Kürt Müslüman Alevî isimleri. Onların ardında gerçek Yahudi isimleri. 

M. Kemal’in Selanikli hocasının zahirî resmî ismi Şemsi efendidir ama asıl ismi Şimon Zvi’dir ve kendisi Sabataycı bir hahamdır.

İslam’dan kopuk Türk kavmiyetçiliğinin ideologu ve mucidi şu malum ve mahut Tekin Alp’in asıl ismi Moiz Kohen’dir.
Pakradunilerin (Bagraduniler) üst üste giyilmiş üç kimlikleri vardır. En üstte Türk Kürt Müslüman Alevî… Onun altında Ermeni… En altında Yahudi.

Siz Ali’siz Alevilerin gerçek Aleviler olduğunu mu sanıyorsunuz?
Yemenli haham Abdullah ibn Sebe’nin fitneleri.
Gizli Yahudilerin hepsini değil ama bir kısmını isimlerinden anlayabilirsiniz. Bunun için genel ve Yahudi onomastiğini bilmek gerekir.
Genellikle kendi aralarında evlenirler, dışarıdan kız almazlar vermezler.
Bir de parayı, zenginliği, dünyayı çok severler.
İki türlü Kırım Tatarı vardır: Müslüman gerçek Tatarlar… Kırımçaklar…
Bir de Müslüman görünen Karaylar Karaylar Karaylar…
Be adam ırkçılık mı yapıyorsun, sen neler sayıklıyorsun?
Irkçı değilim ama iki kimlikli olunmasına karşıyım.
Adamlar, kadınlar Müslüman görünecekler, asıl kimliklerini gizleyecekler ve bizi içimizden vuracaklar. Buna karşıyım ve bu kesinlikle ırkçılık değildir.
1923’te bir İslam Cumhuriyeti olarak kurulan devletimizin Yahudileştirilmesine karşıyım.
Gizli Yahudilerin yakın tarihimizdeki millî kimliğimize, millî kültürümüze aykırı bütün zorlama devrimlerine karşıyım.
Yahudiler İbranî alfabesini kullanacaklar da ben bir Müslüman olarak niçin İslam-Kur’an yazısını kullanamayacakmışım?
Yahudilerin hafta tatili cumartesi olacak da benim hafta tatilim niçin Cuma olmayacakmış?
İsrail’de Musevî Şeriatı yürürlükte olacak da burada niçin İslam Şeriatı yasak olacakmış?
Tek kimlikli Yahudi ve Ermenilerle alıp vereceğim yok.
Bendeniz, bir Müslüman olarak, yalancıktan Müslüman görünüp de İslam’ı ve Ümmeti temelinden çökertmek isteyen iki kimliklileri tenkit ediyorum.
Ayasofya’yı Müslümanlar müze yapmadı.
Medreseleri tekkeleri Müslümanlar kapatmadı.
Ezan-ı Muhammedîyi Müslümanlar yasaklamadı.
İskilipli Âtıf Efendiyi Müslümanlar asmadı.
Gizlilerin, iki kimliklilerin çoğunluğu esir etmeye, ülkeyi sömürmeye hakları yoktur. Çoğunluğun onlara direnmeye hakkı vardır.
Bu hakkımı kullanıyorum.
1923 Cumhuriyetini istiyorum. Bu bir suç mudur?
En az bir milyon Gizli Yahudi, bir milyon da Gizli Haçlı var… Bu mesele nasıl halledilecek? Her derdin çaresi, her hastalığın ilacı vardır, bunun da âdil ve hakkaniyetli çaresi çözümü bulunur elbet.
Bildiğim bir şey varsa, mevcut durumun ilânihâye devam edemeyeceğidir.
İp bir yerinden kopacak…

M. Şevket Eygi / Milli Gazete

Onlar ne doğru dürüst Yahudidir, ne de Müslümandır.
Peki inanç ve kimlik bakımından onlar nedir, ne değildir?
Onlar, Yahudilikten sapmış bir taifedir.




 'BİZ TÜRK DE MÜSLÜMAN DA DEĞİLİZ.'' SELANİK YAHUDİLERİ DÖNMELER AVDETİLER SABETAYİSTLER


Dünya Yahudi Konseyi'nin büyük gayretleri ve o zaman dünyanın süper gücü bulunan İngiltere'nin de kullanılması ile Osmanlı yıkıldı ve Müslümanlar tarumar edildi...

Bu işte Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan, Türk ve Müslüman gözüken yüzbinlerce Sabetaycının da büyük emekleri vardı. Bu nedenle yeni kurulacak kukla Türkiye devletinin kontrolünün Sabetaycılarda olmasına izin verildi. 

Museviler ile Sabetaycılar arasında (her ne kadar sabetaycılar da yahudi olsalar da) bulunan anlaşmazlıklar sorun edilmedi. Türkiye'de iktidar artık Yahudi konseyi ve İngiltere ile danışıklı hareket eden Sabetaycıların ellerindeydi...

Kendisi de Sabetaycı olan Mustafa Kemal Adıtürk, bir kurtarıcı gibi gösterildiği Türkiye'de en yakın silah arkadaşları bile böyle bir şey beklemezken birden Cumhuriyeti ilan etti. Bunun hemen akabinde, 1924 yılında, "Yunanistan sınırları içinde kalmış Türkleri Türkiye'ye getireceğiz" bahanesi ile Selanik'i merkez edinmiş dindaşlarını yani Sabetaycıları "Türk" diye Türkiye'ye getirmek istedi. Uzun sıkıntıların ardından bunu gerçekleştirdi. Ve yeni Türkiye'nin en güzide toprakları, Osmanlı hanedanının şahsi gayri menkulleri, Yunanistan'a gönderilen zengin Rumların zenginlikleri hep bunlara peşkeş çekildi.. 

Dikkatinizi çekmek istediğim husus ise şu; Selanik'teki Sabetaycılar Türkiye'ye gelmek istemediler. Zira rahattılar... Mustafa, devlet gücü ile baskı yapmasına rağmen direndiler. En nihayet, yaklaşık üç yüz senedir açıklamadıkları büyük sırlarını bile açıkladılar Türkiye'ye gelmemek için... Selanik'li Sabetaycılardan bir Karakaşzade Rüştü çıktı ve "Biz Türk de Müslüman da değiliz. Bu güne kadar böyle gözüktük, böyle tanındık. Bizi Türk kabul ederek Türkiye'ye götüremezsiniz" mealinde açıklamalar yaptı...Bu Sabetaycılık araştırmaları konusunda bir dönüm noktası oldu...

 İlk defa, kendi ağızlarıyla ve net ifadelerle söylediler;
 "Biz Türk de Müslüman da değiliz".











 adnan oktar kripto yahudi





Türkiye Hahambaşılığına soruldu, "onlar Musevî değildirler" cevabı alındı.

Diyanet İşleri Başkanlığına soruldu. "İslam fırkaları ve mezhepleri içinde böyle bir fırka ve mezhep yoktur" fetvası verildi.

Onlar ne doğru dürüst Yahudidir, ne de Müslümandır.

Peki inanç ve kimlik bakımından onlar nedir, ne değildir?

Onlar, Yahudilikten sapmış bir taifedir.

Onlar iki dinli, iki kimliklidir. Dıştan Müslüman görünürler, asıl kimlikleri ise Ortodoks Yahudilikten sapmış bir tarikattir.

Onlar namaz kılar mı?


Sünnî Müslümanların içine sızıp casusluk, ajanlık, provokatörlük, yönlendiricilik yapmakla vazifeli olanlar zâhiren namaz kılarlar, diğerleri kılmaz. Çok azı cumaya gider.

Öldüklerinde tabutları musalla taşına konulur ve cenaze namazları kılınır.

Onlar homojen bir cemaat midir? Değildir.Çeşitli kollara, kabilelere, ailelere, meşreblere ayrılırlar.

Aralarında birlik, ittihad, vifak yoktur.

Onların militanları, fanatikleri, aktivistleri vardır.

İslam'ı ya kökünden kaldırmak isterler. Bunu yapamazlarsa dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik yaparak İslam'ı ve Müslümanları değiştirmek isterler.

Müslümanların içine sızmışlar mıdır?

Sızmışlardır. Hem Sünnîlerin, hem de Alevîlerin.

Tarikatlara sızmışlar mıdır?.. Bazı tarikatlara sızmışlardır.

Cemaatlere sızmışlar mıdır?.. Bazı önemli ve güçlü cemaatlere sızmışlardır. Çok büyük bir cemaat içinde onlardan biri 35 yıl boyunca cemaat büyüğünün sağ kolu olarak çalışmıştır.

Yakın tarihimizde onların oynadığı rol nedir?.. Baş rollerde oynamışlardır?

Neler yapmışlardır?.. Türkiyeyi tarihî devamlılık çizgisinden çıkartmışlar, tarihî ârıza ve kaza devrini başlatmışlardır.

İslam'ı büsbütün inkâr ederler mi?.. Etmezler. Kendilerine göre sağ ayakları ile İshakîlikte, sol ayakları ile İsmailîliktedirler.

Bu inançları, bu halleri ile onlara mü'min ve müslim demek mümkün müdür? Değildir.

Onlardan İslam'a gerçekten, yürekten, ihlasla dönmüş olanlar var mıdır? Vardır ama sayıları gayet azdır.

Türkiye'deki sayıları ne kadardır? Bu rakam kesin olarak bilinmiyor ama Gizli Yahudilerin sayısının 1,5 milyon olduğunu söyleyenler var.

Onlar Cumhuriyetçi midir?.. Gerçek Cumhuriyet istemiyorlar ama kendi Cumhuriyetlerini istiyorlar.

Kendi Cumhuriyetleri nedir? Bir tür Yahudi Cumhuriyetidir.

Mehmet Şevket Eygi
Gazeteci - Yazar

**************

Büyükelçiliklerimiz, bürokrasimiz, siyaset, işdünyası, dini ulemamız, ordumuz, 500 yıldır bu bağlantıların içinde. En çok da dini kurumlarımızda kökleşmiş durumda. Tartışmaya açıldığında ya Yahudi karşıtı oluyorsunuz, ya antisemitist, yada ırkçı ilan ediliyorsunuz.

 İçimizdeki İsraili tartışmaya başladığınızda, bu sefer bir kesimin değil, bütün kesimin düşmanı oluyorsunuz. 

Bir anda Basın kuruluşlarını karşınıza alırsınız. Ya deli ya paranoyak olursunuz. Dindar kesimin günah ikazları çıkıverir karşınıza. Dindar kesimin bu durumu da Konverso kökenli Engizitör Thomas Torquema’nın vaazlarını hatırlattı bizlere:

"Ey İsrail, Tanrı’ın size verdiği söz gereği : Birçok ulusa hükmedeceksiniz; ama onlar size hükmedemiyecekler." Tora – Devarim 15/6

Araştırmacı Salim MERİÇ

**************

HRİSTİYAN VE YAHUDİLER, CENNETE ASLA GİREMEYECEKLER 



Cenâb-ı Hakk (c.c.) Yahudi ve Hıristiyanların kâfir olduklarını ve ebedî olarak Cehennem'de kalacaklarını, Kur'ân-ı kerîm'de şüpheye mahal bırakmayacak şekilde beyân buyurmaktadır. Şöyle ki (meâien): 

"Yahudiler 'Uzeyr Allah'ın oğlu' dediler, Nasrânîler(Hristiyanlar) de 'Mesih Allah'ın oğlu' dediler, bu onların ağızlarıyla söyledikleri sözleri ki önceden küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar, Allah kahredesiler nasıl da saptırıyorlar." (Sûre-i Tevbe, 30) ve 


"Elbette küfretti (kâfir oldu) "Allah Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler. Hâlbuki, Mesih şöyle demişti: "Ey Benî israil! Ancak Allah'a ibâdet ediniz. Muhakkak ki o, benim de rabblm, sizin de rabblnlz. Allah'a kim şirk koşarsa, Allah ona cennetini haram etmiştir ve varacağı yer ateştir... ve, zâlimlerin yardımcısı yoktur. Elbette küfretti (kâfir oldu "Allah üçün üçüncüsü" diyenler. Hâlbuki, bir tek İlâhtan başka İlâh yok... (Sûre-i Maide, 72/73)

Esasen Yahudilerin "Uzeyir Allah'ın oğludur" sözleri, Hıristiyanların da "Mesîh (Hz. Isa) Allah'ın oğludur" ve "Allah üçün üçüncüsü" sözleri şirktir. Bu İtikâdda(inanışta) olan Yahudi ve Hrlstlyanlar Allah'a şerik/ortak isnâd ettikleri için müşrikdirler, (Fahruddîn Râzî, Tefsîr-i Kebîr/Mefâtîhu'l-gayb)

Allah'a ve Rasûlü'ne nasıl îmân edileceğini Cenâb-ı Hakk (meâlen) şöyle beyân etmiştir: 

"İmdi onlar sizin İmân ettiğiniz gibi îman ederlerse muhakkak hidâyete ermiş olurlar..."(Sûre-i Bakara, 137), ve 

"Muhakkak o kimseler ki, Allah'ı ve onun peygamberlerini inkâr ederler va Allah (c.c.) ile peygamberlerinin aralarını ayırmak isterler va bâzısına İman eder ve bâzısını inkâr ederler ve bunun arasında bir yol tutmak İsterler. İşte gerçekten kâfir olanlar onlardır. Biz de kâfirler İçin alçaltıcı olan bir azap hazırlamışızdır." (Sûre-i Nisa, 150/151)


Malûm olduğu üzere Yahudiler; Hz. isâ ve Hz. Muhammed aleyhlsselâma İmân etmedikleri gibi; Hıristiyanlar da Hz. Mûsâ ve Hz. Muhammed aleyhisselâma İmân etmemektedirler.

Bu husûsda Elmalılı Hamdi Yazır diyor ki: "Velev bir rasûlü olsun diğerlerinden ayırıp İnkâr etmek mâhlyet-i risâleti inkâr etmektir. Mâhiyet-i risâleti inkâr etmek bütün Peygamberleriyle beraber Hakk Teâlâ'yı inkâr etmekdir," (Hak Dini Kur'ân Dili, 2/1144)

Ehl-i sünnetin icmâ ve ittifakına göre; hem kâfirler, hem de müşrikler "muhalled fin-nâr" dırlar, yâni cehennemde ebedî olarak kalacakladır. Cehennem ebedî olduğu gibi, cennet ehli de ebedîdir. (Merahu'l-Meâli fi Şerhi'l- Emâlî, 79/80)

***************

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
Hz Muhammed sav dan : (Beni duyup da, bana inanmayan (Önceki dinimi bıraktım, islam dinine girdim demeyen)  Yahudi ve Hristiyanlar, muhakkak Cehenneme girecektir.) [Hâkim, Müstedrek]

(Elbette, Ehl-i kitabdan [Yahudi ve Hristiyan] olsun, müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem ateşindedir, orada ebedi kalırlar. Onlar mahlûkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]


Dinde zaruri olan şeylerden birine inanmayan kâfir olur. Bunun kâfir olduğunda ve Cehennemde sonsuz azap çekeceğinde şüphe eden de kâfir olur. Bunun kâfir olacağı, Bezzaziyye, Dürr-ül-muhtar, Kadı İyad’ın Şifa, İmam-ı Nevevi’nin Ravda ve İbni Hacer-i Mekki’nin el-A’lam kitaplarında açıkça bildirilmiştir.

Bir Hristiyan’ı, bir Yahudi’yi ve din-i İslam’dan ayrılanlardan birini kâfir kabul etmeyen kimsenin kâfir olacağında şüphe eden kimsenin de kâfir olacağını, İslam âlimleri söz birliğiyle bildirdiler. 

Vallahi kıyamete kadar Sözlerin Ey kıymetlisi; Hiç eskimeyeni, En muteberi, Üzerine söz söylemeye dahi güç yetirilemeyeni ,   Aziz ve Celil olan herkese her istediğini yaptıran, İbadet  edilmeye tek layık olan Allah’u Azimüşşan hazretlerinindir .


Kuran'ı Kerim İsrail'i böyle anlatıyor
Kur'an-ı Kerim'de İsrailoğulları ile ilgili 41 ayet geçiyor. Peki Kur'an Gazze'yi kana bulayan İsrail'den nasıl bahsediyor?

Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)

Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin." (Bakara Suresi, 111)

Yahudiler dediler ki: "Hıristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir"; Hıristiyanlar da: "Yahudiler bir şey üzere değillerdir" dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir. (Bakara Suresi, 113)

Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (Bakara Suresi, 120)

Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara Suresi, 135)

Yoksa siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir." (Bakara Suresi, 140)

İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi. (Ali İmran Suresi, 67)

Kimi Yahudiler, kelimeleri 'konuldukları yerlerden' saptırırlar ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek: "Dinledik ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve 'Raina' bizi güt, bize bak" derler. Eğer onlar: "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve 'Bizi gözet' deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar. (Nisa Suresi, 46)

Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kişiyi Allah'ın yolundan alıkoymaları nedeniyle (önceleri) kendilerine helal kılınmış güzel şeyleri onlara haram kıldık. (Nisa Suresi, 160)

Yahudi ve Hıristiyanlar: "Biz Allah'ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi. De ki: "Peki, ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azaplandırıyor? Hayır, siz O'nun yarattığından birer beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah'ındır. Son varış O'nadır." (Maide Suresi, 18)

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır. (Maide Suresi, 41)

Gerçek şu ki, Biz Tevrat?ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik. Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yüksek bilginler de (Ahbar), Allah'ın Kitabı?nı korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahidler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır. (Maide Suresi, 44)

Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez. (Maide Suresi, 51)

Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O'nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide Suresi, 64)

Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. (Maide Suresi, 69)

Andolsun, insanlar içinde, mü'minlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. (Maide Suresi, 82)

Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. 'Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları' nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. (En'am Suresi, 146)

Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkar edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar? (Tevbe Suresi, 30)

Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Nahl Suresi, 118)

Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii) Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır. Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır. (Hac Suresi, 17)

De ki: "Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)." (Cum'a Suresi, 6)

YAHUDİ VE HIRİSTİYANLAR CENNETE GİREMEZ – AYET VE HADİS DELİLLERİ İLE ;


“Şüphesiz o kimseler ki, iman etmiştirler, bir de o kimseler ki Yahudi olmuşturlar, ayrıca Hıristiyanlar ve Sabiiler; Allah’a ve o son güne inanmış, Salih bir amel de işlemişse; onlar için Rableri nezdinde ecirleri vardır. Onlar üzerine hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.” (Bakara 62)
   “… O kişiler ki, Yahudi olmuşlardır. Bir de o sabiler ile Hıristiyanlar; işte her kim Allah’a ve o son resulüne inanır ayrıca Salih bir amel de işlerse, artık onlar üzerine hiçbir kork yoktur ve ancak onlar mahzun olmayacaklardır.” (Maide 69)
   Ayetlerin yalın manalarını verdik. Kur’an’ı açıp ilk olarak bu ayetleri gören Müslüman veya herhangi bir insan muhakkak ki çeşitli evhamlara kapılacaklar, biraz arsızlık var ise bu ayetlerden hüküm bile çıkaracaktır.
   İlk olarak şu bilinmelidir ki, bu ayetler Peygamber Efendimize kavuşamayan ve tek Allah inancına sahip olan bozulmamış ehli kitap hakkında nazil olmuştur. Fakat bazıları gibi bu ayetler o zamanda geçerliydi bu zamanda geçerli değil diyemeyiz. Ayetler kıyamete kadar tazeliğini koruyacaktır.
   Ancak en başta da dediğimiz gibi Kur’an bir bütündür ve tamamını ele almadan hususi mana ifade eden bir ayeti umumi şekilde anlayamazsınız.
   Bu nedenle diğer ayetlere göz atacağız bakalım ne olacak…
   Her gece okuduğumuz “Amenerrasulü” de bakınız Mevla Teala ne buyuruyor:
   “O Peygamber de, Rabbinden kendisine indirilmiş olana iman etmiştir, müminler de. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine inanmıştır” (Bakara 285)
   Ne görüyorsunuz bu ayette? İman şartları kaça tamamlandı?
   Yukarıda “Allaha, resulüne ve ahirete” iman zikredilirken bu ayette ise “Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine” inanmak da zikrediliyor. Bunu teyit eden ve ters istikamette gidenleri tehdit eden bir başka ayeti kerime okuyalım:
   “Ey inanmış olan kimseler! Allah’a, Resulüne peyderpey indirmiş olduğu o kitaba ve daha önce topyekün indirmiş olduğu kitaplara iman edin (imanda sebat edin)
   Her kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve o son günü (bunlardan birini) inkâr ederse, muhakkak ki o, pek uzak bir sapmayla sapıtmıştır.” (Nisa 136)
   Görüldüğü üzere iman şartları sadece Allah’a ve son güne inanmaktan ibaret değil. Ve işin ince noktası bu şartları inkâr edenler dalalete düşmüş, hidayet yolundan sapmış sapık olarak nitelendiriliyor.
   Yazının üçüncü kısmında ayet ve hadis-i şerifler ile delillerimizi sıralayacağız ancak öncelikle Yahudi ve Hıristiyanların içinde bulundukları şirki gözler önüne serelim…
KÜFRE DÜŞEN YAHUDİ HIRİSTİYANLAR
  “Andolsun “Şüphesiz Allah Meryem oğlu Mesih’tir.” diyenler küfre düşmüştür. De ki: “O eğer Meryem oğlu Mesih’i onun annesini ve yeryüzündekilerin tümünü helak (yok) etmek isterse Allah’tan (bunu önlemeye) kim birşeye malik olabilir? Göklerin yerin ve bunlar arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır; dilediğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir.” (5/17)
   “Yahudi ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın çocuklarıyız ve sevdikleriyiz” dedi. De ki: “Peki ne diye sizi günahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır siz O’nun yarattığından birer beşersiniz. O dilediğini bağışlar dilediğini azaplandırır. Göklerin yerin ve bunların arasındakilerin tümünün mülkü Allah’ındır. Son varış O’nadır.” (5/18)
   Dediler ki: “Allah oğul edindi.” O (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur tümü O’na gönülden boyun eğmişlerdir. (2/116)
   “Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da: “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar? (9/30)
  “Onlar Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de.. Oysa onlar tek olan bir ilah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (9/31)
   “Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı doğrulayan bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah’ın laneti kafirlerin üzerinedir.” (2/89)
   “Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir.”(2/105)
   Bu ayeti kerimelerden anlaşılacağı üzere Hıristiyan ve Yahudiler Allah’a çocuk isnat eden, kendilerini onun çocuğu gören ve rahiplerini rab edinen, birer kafir ve müşrik topluluktur.
   Kafir ve müşrikler için ise büyük tehditler vardır:
   “Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiçbirisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur.” (3/91)
   “Ve kafirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.” (3/131)
   “İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. (18/102)”
   “Gerçekten Allah, kafirleri lanetlemiş ve onlar için ‘çılgın bir ateş’ hazırlamıştır. (33/64)”

AYET-İ KERİMELERDEN DELİLLERİMİZ

   İSLAM BÜTÜN DİNLERDEN ÜSTÜNDÜR
   “Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.” (Saf 9)
   ALLAH KATINDA TEK DİN İSLAMDIR
   “Şüphesiz ki Allah katında tek din İslam’dır…” (Al-i İmran 19)
   Bazıları bu ayete karşılık “o halde neden Allah Kur’an-ı Keriminde diğer dinleri muhatap alıyor” diyebilir. İşte onların bu yanlış anlamalarına fırsat verilmemesi için başka bir ayet yukarıdaki ayeti hem tefsir etmekte hem de manasını kuvvetlendirmektedir:
   “Peki onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülmektedirler.” (Al-i İmran 83)
   “Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de hüsrana uğrayanlardandır.” (Al-i İmran 85)
   Görüldüğü üzere Allah katında tek din İslam’dır ve her kim İslam’dan başka herhangi bir dine uymuş olursa ondan kabul olunmayacak, ahirette hüsrana uğrayacak yani batıl yolda olduğunu anlayacak, eli boş kalacak, cehenneme gönderilecektir.
   EHLİ KİTAP İMAN ETSEYDİ!
   Bu ayette ise İslam dinine iman etmeyenlerin fıska saptıklarını, hayrın İslam’da olduğu beyan ediliyor..
   “Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır. (Al-i İmran 110)
   MÜMİNLERİN TÖVBESİNİ KABU LEDER
   “Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (33/73)
   İSLAM’A AÇILAN GÖNÜL
   “Allah, kimin göğsünü İslam’a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir” (Zümer 22)
   Bu ayette Müslüman olanların hidayete ulaştıran nur olduğu beyan edilirken alttaki ayet tarafından teyit ve tefsir edilmektedir
   “Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.” (6/125)
   Yani hidayet İslam dinindedir.
   İNKAR EDEN EHLİ KİTAP
   Aşağıdaki ayette ise Ehli Kitap ve müşrik burada aynı kategoride zikredilip ikisinin kurtuluşuda İmana bağlanmış, İslam dinini inkar ederek imandan yüz çevirmeleri halinde her iki guruba da cehennem vaad edilmiştir.
   “Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (98/6)
   İSLAMA ÇAĞRILDIĞI HALDE…
   “İslam’a çağrıldığı halde, Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.” (Saf 7)

HADİS-İ ŞERİF VE SİYER ÖRNEKLERİ

   Şu hadis-i şerif aslında tartışmalara mahal bile bırakmamaktadır..
   “Muhammed’in canı, (kudret) elinde olan Zât’a yemin olsun ki; bu ümmetten Yahudi veya Hıristiyan herhangi bir kimse beni duyar da, sonra benimle gönderilen dine inanmadan ölürse, mutlaka cehennem ashâbından olur!” (Müslim, İman: 70, no:153)”
   Hadîs-i şerifi de, bu kâfirlikten, sadece “Allâh’ı ve âhireti inkâr” kastedilmeyip, bununla birlikte “Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in dinine uymamanın da imansızlık sayıldığını açıklamaktadır.
   BİZANS KAYSERİ HERAKLİYUS’A GÖNDERİLEN MEKTUP:
   Bizans kayserine gönderilen mektup bu konuda hayli açıktır:
   “Allah’ın kulu ve Rasûlü Muhammed’den, Bizans’ın Başı Herakliyus’a.  Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.. 
   Bundan sonra ey kral, seni İslâmiyete davet ediyorum. Müslüman ol. Allah seni bütün belâlardan korur ve seni iki kat mükâfatlandırır. Amma inkâra sapar ve bu tebliği kabulden imtinâ edersen, yalnız kendi inkârının günahını değil, tebaalarının inkârının günahı da senin boynunadır.
   De ki: “Ey kitap ehli! Aramızda müşterek olan bir söze gelin de yalnız Allah’a ibadet edelim, ona hiçbir şeyi ortak tutmayalım.” 
Fakat yüz çevirirlerse: “Şâhid olun ki biz (Allah’ın iradesine teslim olan) Müslümanlarız” deyin. 
(Âl-i İmrân: 64)
   Peygamber Efendimiz, İslama davet ettiği Ehli kitap bir hükümdara Müslüman olması aksi halde inkara sapacağını ve halkının da vebalini yükleneceğini ilan ediyor… Halbuki diyalogculara ve bazı ilahiyatçı geçinenlere göre kralın Müslüman olması şart değil! Peygamberimize göre hidayetin ve doğal olarak cennetin anahtarı Müslüman olmasında, sapıklara göre ise tam tersi!
   YAHUDİ GENCE İSLAM TEBLİĞİ
   Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hizmetinde bulunan yahudi bir genç vardı. Bir gün hastalandı. Peygamberimiz, onu ziyarete gitti, başucuna oturdu ve ona, “müslüman olmasını” teklif etti. Çocuk, düşüncesini öğrenmek için, yanında bulunan babasının yüzüne baktı. Babası: Ebü’l-Kâsım’ın çağrısına uy, deyince, çocuk da Müslüman oldu.
   Bunun üzerine Peygamberimiz: “Şu yavrucağı cehennemden kurtaran Allah’a hamdolsun.” diyerek oradan ayrıldı. (Buhârî, Cenâiz 80)
   Görüldüğü üzere Peygamberimiz bir Yahudiye ölüm anında bile İslam’ı tebliğ etmiş, kabul ederek vefat etmesi üzerine cehennemden kurtulduğunu söylemiştir. Kabul etmeden Yahudilik üzerine ölseydi cehennem odunundan başka bir şey olmayacaktı.
   MÜSLÜMAN OLMAK ŞART
   Gayri Müslim bir kimsenin Müslüman olabilmesi için Allah’a, Peygamberimize, getirdiğine iman etmesi ve ona tabi olması ile mümkün olur. Peygamber Efendimize itaat ise mensubu olduğu batıl dinin bütün inanç sisteminden sıyrılması gerekir.
   “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet edinceye kadar, insanlarla savaşmakla emrolundum.” (Müslim 52-53, Buhari: 1/14)
   “Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.“ (Tevbe 29)
   “De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, O Allah’ın sizin hepinize (gönderdiği) elçiyim ki, göklerin ve yerin mülkü sadece kendisine aittir, O’ndan başka hiçbir ilah yoktur, o diriltir ve öldürür. O halde Allah’a da, o Nebiyy-i Ümmi olan Rasulüne de iman edin ki, o da Allah’a ve kelimelerine (indirmiş olduğu kitaplara) inanmaktadır. Bir de ona hakkıyla tabi olun, ta ki siz hidayet bulabilesiniz.” (Araf 158)
   Bu ayeti kerimede de Yahudi Hıristiyan fark etmeden bütün insanlara Resulüllah’a yani Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) inanmanın ve ona tabi olmanın zarureti, kaçınılmazlığı ve hidayetin anahtarı olduğu beyan ediliyor.
   Gördüğünüz gibi Allahu Teala, Peygamberine insanları kendisine iman ve itaat etmeye çağırmasını emrediyor ve hidayetin bu imana bağlı olduğunu beyan ediyor. (Bu ayet, “peygamber Yahudilere Müslüman olun demedi, Hıristiyanlara Müslüman olun demedi” diyenlere de cevaptır.)
   Şimdi bir kişi bunca ayet hadise rağmen kalkarak Bakara 62, Maide 69 ayetlerini alıp Yahudi ve Hıristiyanlara cennet vizesi vermeye kalkıyorsa bilin ki ya o çok cahil bir adamdır, ya da çok meşhur bir insandır. Cahil ise bilgisizliğindendir. Peygamberimiz:“Cahil cesur olur” buyurmuştur. Meşhur bir kimse ise anlayın ki satılmıştır. Adı kullanılarak bu sapıklığın yayılması kolaylaştırılır.
   Biz bu gün bu iddiayı atan kelli felli hocaların daha dün bu görüşlere karşı geldiğini de biliyoruz. İnsan sormadan geçemiyor:“Peki, ne oldu da değiştiniz?” Siz mi değiştiniz, yoksa kitabınız mı değişti?
   Bu delilleri ezberleyen kişi Yahudi Ve Hıristiyanların cennetin kokusunu dahi alamayacağını, deve iğne deliğinden girse bile Yahudi ve Hıristiyanların cennete giremeyeceğini ortaya koyar. Biz yemeği pişirdik size kaşık sallaması kaldı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder