9 Aralık 2014 Salı

İLK ŞEYTAN : Tanrı’nın görünümü olan Mesih’in yüceliğiyle ilgili Müjde’nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı(Şeytan) onların zihinlerini kör etmiştir. “Şüphesiz Şeytan, insana apaçık düşmandır.” Kur’an 17:53


 
İlk şeytan insan zihinlerini bulandırmaya başladığı sırada Ortadoğu’da bir tek tanrılı din husule gelmiştir: Yahudilik.  İbraniler, bu dünyayı Şeytan’ın ve ordularının yönettiğine inanırdı. Şeytan Yahve’nin yanında olan bir varlıktır. İnsanların düşmanıdır. O dönemdeki dinler, iki farklı zaman ve mekân yaratmıştır zihinlerde. Birincisi kötülüklerin hâkim olacağı, Şeytan’ın tahakküm edeceği zaman ve mekân; ikincisi ise mutlak mutluluk ve ışıklarla dolu zaman.  Tevrat’ta bu iki zamanın yaratıldığına dair ayetler vardır.
Yahudilikte Şeytan, insanın dini yaşantısı üzerinde aktif değildir. Çünkü Yahudi inancında ahiret mefhumu diğer iki semavi din kadar önemli yer tutmaz.  Zaten o çağın genel durumuna baktığımızda Şeytan figürü insan yaşamında ve korku tasvirinde yoktur. İnsanlar geceleri rahat uyurlar ve kâbuslarda hala şeytanlar mevzubahis değildir. Ama İran’ın köşelerinde saklanan ve yavaş yavaş güçlenen sinsi bir Şeytan var. Hint-İran coğrafyasının karmaşıklığı, Şeytan için bir yaşam alanı oluşturmuş gibidir. İran’da kötü ruh belki yaratılış kazasıyla ortaya çıktı belki de kendi varlığını kendi tasarladı. Ama sonuçta ortaya zamanları ve mekânları karanlık dumanlara boğacak düşman bir varlık çıktı. Diğer coğrafyalarda o zamanlarda hayat bulamayan Şeytan, İran’ın renkli coğrafyasında doğmuş ve büyümüştür.
Eski Yunan ve Roma dinlerinde Şeytan rol alamamıştır. Keltlerde de mevcut değildir. Hatta Keltlerde kötülüğü tanımlayan ve ona öncülük eden bir dış figür yoktur. O karanlık, korkunç, her medeni insanın dehşet dolu ifadelerle tarif ve tasvir ettiği barbar dünyada Şeytan yaratılamamıştır. Zaten şeytan yerleşik medeniyetlerce geliştirilmiş bir hayal değil midir?

Şeytan en gerçek gücüne ve tekâmül evresine Hıristiyanlığın batıda yayılmaya başlamasıyla ulaşmıştır. Yahudilikte Şeytan kavramının güçlü olmadığını belirtmiştim. Aslında ilk Hıristiyanlık döneminde de şeytan önemli bir varlık değildir. Şeytan, Kitab-ı Mukaddes’te nadir geçer. Papazların Şeytanla tanışmaları, Roma İmparatorluğu döneminde doğudan gelen inanışlarla mümkün olmuştur. Hıristiyan din adamları, kendi dinleri güç kazanıp yeni yayılma alanlarına ulaştıktan sonra inananların dini bağlarının gevşememesi için yeni bir karanlık dünya yaratmaya başlamışlardır. Daha önce Şeytan’ın kirli ayaklarının değmediği bu topraklarda (Avrupa) şeytan yaratmak oldukça zor ve uzun zaman isteyen bir iştir. Hıristiyanlığı özünde Şeytan, hemen hiç yoktur. Şeytan’ın Hıristiyanlar üzerindeki etkisinin artması, din adamları arasında asırlarca süren tartışmalar sayesinde mümkün olmuştur.

Hıristiyanlık inanışında Şeytan (Lucifer) insanların üstünlüğünü kabul etmesini isteyen Tanrı’nın emrine karşı gelmiş ardından cennette Tanrı’nın meleklerine (Michael) karşı savaşmış ve yenilmiştir. Cennetten kovularak dünyaya atılmış, düştüğü yer ise cehennem olmuştur (fallen angels). Kilise babaları loş ışıklı katedrallerinde Şeytan’a şekil vermeye devam ederken Şeytan, Avrupa toplumunda birçok insanın zihnini bir anda sarıvermiştir. Ortaçağ halk hikâyelerinde Şeytan figürü sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Şeytan o hikâyelerde zeki ve kurnaz olmaktadır.  Kiliselerin kubbelerinde yankılanan Şeytan masalları ve hikâyeleri Batı insanını korkutmaya başlamıştır. 



Evet, Şeytan’ı İbraniceden aldığı Satan kelimesiyle tanımlayan Kilise için bu büyük bir başarıdır. Katolik Kilisesi, şeytan sayesinde kuzey barbar milletlerini Hıristiyanlaştırıp kendisine bağlamayı başarmıştır. Kilise’ye göre Şeytan tüm hastalıkların sebebidir. Lakin din adamları Şeytan’ın kötülüklerin sebebi mi sonucu mu olduğu hususunda fikir birliğine varamamıştır. Kilise, Şeytan’ı insanlar üzerinde de aramış, asırlarca sürecek cadı avcılığı (çünkü cadıların Şeytanla ilişkiye girdiklerine inanılırdı) hep Şeytan’ın yüzünden ortaya çıkmıştır. Avrupa’nın karanlık dönemlerinde binlerce insan Şeytan yaratıcılarının pençelerinde can vermiştir.
Tek tanrılı dinlerin sonuncusu olan İslam ile Şeytan, insan üzerindeki etkisini kaybetmiştir. İslam’da Tanrı’nın mutlak üstünlüğü söz konusu olduğu için diğer dinlerde mevcut olan tanrısal bir iyi ve kötü savaşı yoktur. Fakat Kuran’da “Şeytan” ve “cehennem” kelimesi diğer kutsal kitaplardan fazla geçer.  Aslında İslam’ın özünde Şeytan, ilk Hıristiyanlığa göre daha güçlüdür. İslam’da Şeytan, Tanrı’ya isyan ettiği için O’nun huzurundan kovulmuş bir varlıktır. Kuran’daİblis adıyla anılan Şeytan, dumansız ateşten yaratılmış ve kibri sebebiyle Tanrı’nın insana secde etme emrine karşı gelip isyan etmiştir. Tanrı tarafından lanetlenmiş ve kıyametten sonra cehenneme atılmakla cezalandırılmıştır. İslam tıpkı Hıristiyanlıktaki gibi iyi ve kötü yol ayrımı yapmakta ve kötü yola sapmanın “şeytana uymak” olduğunu beyan etmektedir. Her iki dinde de Şeytan insanın ayağını kaydırmakla meşguldür. İslam’da Şeytan tektir ama insanların ve cinlerin içinden çıkan şeytanlar vardır. Hıristiyanlıktaki Azazil karakteri Kuran’da Semum adıyla yer bulmuş bir cehennem yaratığıdır.
Şeytan bu iki dinde de insanın dünya hayatı boyunca önemli yerde durmaktadır. Tanrı’ya itaat ve isyan, ahiretin varlığı ve öteki dünyanın bu dünyadan daha önemli olduğu inancı Şeytan’ın mevcudiyetinin sonucudur. Kendi yolunu doğru yol ve diğer yolları sapkın yol veya Şeytanın yoluolarak gören bu iki din, Şeytan konusunda birbirleriyle alışveriş halinde olmuştur. Kilise, inananları kendilerine daha sıkı bağlayabilmek için Şeytan’la uyarmayı İslam’dan öğrenmiştir. İlginçtir ki kendi yolundan sapanları “Şeytana uyanlar” olarak gören ve bu sebeple kendi inançlarından başkasını kabul etmeyen bu iki büyük din, asırlar boyunca birbiriyle amansız savaşlara girecektir. Tüm zamanların en dehşetli din savaşları, bu iki din arasında cereyan edenlerdir. (örn. haçlı seferleri) Ayrıca bu iki din birbirini “Şeytan’a uymakla” itham etmiştir.
Tüm insanlar merkezde yer alan maddi otoriteye ya da inanışa itaat ve isyan kutuplarında gezer. Hatta dünya tarihi boyunca insanlar birbirlerini bu iki kutba göre tanımlamıştır. Genellikle bir güce, nesneye veya herhangi bir şeye kimlik verebilmek için onun karşısına karşıtını koymak gerekir. Dinler de bu sistem üzerindedir. Kendi akaitlerine inananları doğru yolda gören dinler diğer gruplara heretic, mürtet, zındık veya sapkın demiştir. İlk Mecusilerden son büyük din İslam’a kadar birçok din, “şeytanın yoluna gidenler” olarak tanımladığı kendi heretikleriyle mücadele etmiştir.
Hıristiyanlıkta ilk olarak Arius’a karşı başlatılan heretik mücadelesi, kiliselerin bölünmesiyle hız kazanarak devam etmiştir. Katolik ve Ortodoks kiliseleri hakikatin kendilerinde olduğunu iddia edip birbirlerini karşılıklı aforoz etmişlerdir. Daha sonra Hıristiyanlıkta yeni mezhepler ortaya çıkınca bilhassa Katolik Kilisesi bu ayrılıkçılar üzerinde dehşet dolu baskılar uygulamıştır. Uzun yıllar heretiklere karşı yapılan çeşit çeşit kan donduran işkenceler ve infazlarla Avrupa insanları korku dolu zamanlar geçirmiştir.
Hızla yayılan İslamiyet de heretiklerle uzun süre mücadele eden bir başka dindir. Diğer dinlere karşı hoşgörüsü geniş olan İslam kendi içindeki ayrılıkçı gruplara karşı çok sert davranmıştır. İslam devletlerinin çoğunda bu heretik hareketler, zendeka adıyla hem dine hem de devlete isyan olarak görülmüş ve onlara karşı tahammül gösterilmemiştir.

Şeytan, insanın zihnindeki çoğu korkuların çıkış noktasıdır. Sakınılması gereken şeyler, doğaüstü korkunç olaylar hep Şeytana yorulmuştur. Bazen de iyiliğin olmadığı yerlerde hep Şeytan’ın hükümranlığından bahsedilmiştir. Zaten bazı dinlerde de bu dünyanın yaratıcısının şeytan olduğu inancı vardır. 

Ve bazı inanışlarda Şeytanın felaketle sonuçlanan saldırılarından kurtulmak için de Tanrı’ya sığınılması gerektiği öğütlenmiştir. Çünkü bu inanışlara göre Şeytan, insanın yüceliğini kibri yüzünden hazmedememiş ve ona düşman kesilmiştir.

İblis'in Allah'a isyanı

Kuran'a göre şeytan, ilk insan olan Hz. Adem'den bu yana insan neslini Allah yolundan saptırmak için çaba harcayan ve kıyamete kadar da harcayacak olan varlıkların genel adıdır. Tüm şeytanların atası ve en büyüğü ise, Hz. Adem'in yaratılmasıyla birlikte Allah'a isyan eden İblis'tir.
Kuran'dan öğrendiğimize göre Allah Hz. Adem'i yaratmış ve meleklerden ona secde etmelerini istemişti. Melekler Allah'ın emrini yerine getirirken, cinlerden olan İblis Hz. Adem'e secde etmedi. Kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu öne sürdü. Bu itaatsizliği ve küstahlığı yüzünden Allah'ın huzurundan kovuldu.*
Allah'ın huzurundan ayrılmadan önce, bu duruma düşmesine neden olan insanları kendisi gibi saptırmak için Allah'tan süre istedi. Allah da ona kıyamet gününe kadar süre tanıdı. Böylece İblis'in insana karşı verdiği mücadele başladı. Allah İblis'i ve ona uyanları cehenneme dolduracağına hükmetti. Allah, Kuran'da bu olayı şöyle haber vermiştir:
Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı.
(Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."
(Allah:) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin."
O da: "(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)" dedi.
(Allah:) "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi.
Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları (insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."
"Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
(Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım." (Araf Suresi, 11-18)
İblis böylece Allah'ın huzurundan kovulduktan sonra, kıyamete kadar sürecek olan mücadelesine başladı. İnsanları aldatarak saptırmak için onlara sokuldu. İlk büyük tuzağı, cennette yaşamakta olan Hz. Adem'i ve eşini kandırarak onları Allah'ın emrine isyana sürüklemesiydi. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki bu olay Kuran'da şöyle anlatılır:
Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.
Şeytan, kendilerinden "örtülüp gizlenen çirkin yerlerini" açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir."
Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."
(Allah) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."
Dedi ki: "Orda yaşayacak, orda ölecek ve ordan çıkarılacaksınız." (Araf Suresi, 19-25)
İşte insanlığın dünyadaki yaşamının başlangıcı, Hz. Adem'in üstteki ayetlerde anlatılan hatasıydı. Ancak Hz. Adem Allah'a tevbe etti ve Allah onu bağışladı. Ancak İblis'in insanların aleyhine yürüttüğü mücadelesi son bulmadı. Kuran'ın Maide Suresi'nde bildirildiği gibi, Hz. Adem'in iki oğlundan birini ayarttı ve onu kardeşini öldürmeye sürükledi. (Maide Suresi, 27)
O tarihten sonra da İblis insan neslinden pek çok kişiyi kandırdı ve kendi safına çekti. Öte yandan diğer cinlerden de pek çok yandaşı oldu. İblis'in yolunu izleyen bu cinler, aynı onun gibi insanları saptırmak için onlara sokulmaya, onların "kalplerine gizlice vesvese vermeye" (Nas Suresi, 4) başladılar. İblis'in yandaşı olan bu cinler ve insanlar da onun sahip olduğu "şeytan" sıfatını kazandılar. (Şeytan, "uzak olmak" kökünden gelen bir kelimedir ve Allah'ın rahmetinden kovulup uzaklaştırılmış her azgın ve isyankar kulun sıfatıdır.)
Dolayısıyla insanoğlunun karşı karşıya olduğu en büyük tehlike olan şeytan, liderliğini İblis'in yaptığı bir grup cin ve insandır. Bu cin ve insanlar, İblis'in yolunu izlerler, kendileri saptıkları gibi diğer insanları da saptırmaya çalışırlar. "Cinni" (cinlerden olan) şeytanlar, insanlar tarafından görülmedikleri için onlara fark edilmeden yanaşır, zihinlerine saptırıcı düşünceler sokarlar. "İnsi" (insanlardan olan) şeytanlar ise diğer insanlara açıkça sokulur, onları Allah'ın yolundan alıkoymak için telkinde bulunurlar. Bu, insanın yakın dostu gibi görünen bir insan olabileceği gibi, bir zorba ya da bir "fikir adamı" da olabilir. Kuran'da, bu tehlikeye karşı müminlere şu dua öğretilmektedir:
De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.
İnsanların malikine,
İnsanların (gerçek) ilahına;
"Sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran" vesvesecinin şerrinden.
Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar);
Gerek cinlerden, gerekse insanlardan. (Nas Suresi, 1-6)

Şeytan insana bu denli sinsice yaklaşabilen bir düşman olduğuna göre, ondan sakınmak için azami dikkat göstermek gerekir. Bunun en başta gelen şartı, şeytanı tanımaktır. Şeytanı tanımak için ona baktığımızda ise, oldukça garip, oldukça esrarengiz bir mantığa sahip olduğunu görürüz. Önce İblis tarafından kullanılan ve sonra da onun tüm takipçileri tarafından devralınan bu mantığın temelinde, kibir ve büyüklenme yatmaktadır.

Şeytan nasıl bir varlıktır?

      Şeytan, isyanından sonra kötülüğün sembolü olmuş ve kovulmuştur.

Şeytanda gözle görülmez. İnsanları sapıtmak için yeminli bir varlıktır.

Ateşten yaratılmıştır. Cinsiyetleri vardır. Hızlı hareket ederler ve değişik şekillerde girebilir. Gübre, kemik ve üzerine besmele çekilmeyen şeyleri yerler. Pis yerlerde ve günah işlenilen yerlerde eğleşirler. İnsanları aldatmak için sağında, solunda, arkasında ve önünde dolaşır dururlar.

Her zaman insanlara vesvese verirler, kötü düşünceler telkin ederler.

Şeytanın aldatması nasıl olur?
Şeytan, kötü şeyleri süslü ve cazip gösterir. İnsanı küfüre, ahlaksızlığa çağırır. Harama günaha bulaştırmaya çalışır. Oyun ve eğlence ile vaktini geçirtir. Faydasız şeylerle meşgul eder.
Günaha düşkün olanların yakasını bırakmaz. Daima kötülüğü emreder. Zayıf kimselere hâkim olur, istediğini yaptırır.
Şeytan her istediğine zarar veremez. (İsra:65+mücadele:10)
Şeytan insanın düşmanıdır. Kötülüklerle insanı imandan ibadetten, güzel davranışlardan alıkoymak ister. Şeytan tuzak kurma, aldatma ve yanıltma gücüne sahiptir. İnancı, ahlakı zayıf kimseler üzerinde hakimiyet kurar.
Şeytan nasıl vesvese verir?
      Vesvese, gizli ses, fısıltı, kuşku ve evham demektir. Şeytan vesvese vererek insanı çileden çıkarır. Tuzaklar kurar. İbadetleri terk ettirir. Ahireti unutturur. Abdeste, namaza şüpheler sokar. Küfrü ve kötülüğü güzel gösterir.
Allah Kur’an’da kullarını şöyle uyarmıştır:
-‘’ Kuşkulananlardan olma, şüphelenenlerden olma’’ (Bakara:147+Al-i İmran:60)
Nasıl korunacağımızı da şöyle bildirir:‘’ Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın.’’ (A’raf:200)
Nâs suresi okunur, helal lokma yenir ve ibadetler güzel yapılırsa şeytan vesvese veremez.
Şeytanın vesvesesine itibar etmemek en güzel yoldur. Eğer telkinlerine kulak verilirse insanı çok sapıtır.
Şeytanı lanetlemek doğru mu?
      İşinizin iyi gitmemesi sonucu şeytana sövmek, şeytanın gözü kör olsun demekle, lanet olsun demekle şeytan kör olmaz ve zarar görmez. Kahrolsun demekle kahrolmaz. Atalarımız: ‘’Sövmekle şeytanın sayısı artar’’ demişlerdir. Böyle sözler şeytanı güçlendirir. Şeytandan emin olmanın en güzel yolu Allah’a sığınmaktır. Peygamberimiz: ‘’ İçinden şerre davet eden, bir ses duyan kimse şeytanın şerrinden Allah’a sığınsın’’ buyurur. Şeytan lanetlendiğinde: ‘’Ben zaten lanetliyim der, halbuki Allah’a sığınıldığı zaman işte şimdi belimi kırdın’’ der. (Ramuz el e-hadis:62/5) İnsanı kızdıranın, sövdürenin şeytan olduğu unutulmamalıdır.
İnsan şeytanın aldatmasına karşı uyarılmış mıdır?
Şeytana karşı Allah insanı uyarmıştır. Bu konudaki ayetler şöyledir:
-‘’Şeytanın peşine düşmeyin, o sizin apaçık düşmanınızdır. O size ancak kötülüğü ve çirkin şeyleri emreder.’’ (Bakara:168-169-208+Nur:21)
-‘’Sakın sizi şeytan Allah’ın affına güvendirerek kandırmasın. Sizi dünya ile aldatmasın.’’ (Lokman:33)
Buna göre hiçbir insan ‘’Beni şeytan aldattı, kandırdı’’ diyerek mazeret gösteremeyecektir. Allah:’’Ben size şeytana uymayın, o sizin düşmanınız demedim mi?’’ diyecektir. (Yasin:60)
Şeytanın insana ne gibi telkinleri olur?
      Şeytandan iyi düşünce gelmez, hep kötü şeyleri akıla getirir ve insanı kötülüğe davet eder. Allahın yasaklarına çağırır.
Şeytan inancı zayıf olanı azdırır. Bir çok insanı Allah’ın rahmetine güvendirerek sapıtırken bir çoklarını da Allah’ın rahmetinden ümit kestirir. Şeytan, mala, paraya karşı sevgi besletir. Helal olmayan yerden kazandırır, helal olmayan yerlere harcatır.
Şeytan, fakirlikle korkutup cimriliğe davet eder. İnsanı namazdan Allah’ın emirlerinden alıkoymaya çalışır.
Şeytan, insana ‘’senin kalbin temiz, sen büyük bir insansın’’ der. Allah’ın senin yapacağın ibadete ihtiyacı mı var? Hayatını yaşa, bu dünyaya bir daha gelmeyeceksin diye telkin eder.
Ümitlendirip, kapı aralayanlara durmadan emirler yağdırır sapıtır.
Şeytan insanı aldatır ama suyunu ısıtıvermez.
Şeytan’ın hakimiyeti kimleredir?
Allah hiçbir kulunu şeytanın hakimiyeti’ne terk etmemiştir. Şeytan, insanlardan dilediğinin üzerinde hakimiyet kuramaz. İstediğini sapıtamaz. Her insanın imanını yok edemez. Dilediğini küfre kötülüğe sürükleyemez.
Şeytanı ümitlendirip, kapı aralayarak fırsat verilirse şeytana gün doğar.
Kur-an’da şöyle buyrulur:
-‘’Biz şeytanları inanmayanların dostları kıldık’’ (A’raf:27)
-‘’Kullarımın üzerinde şeytanın hakimiyeti yoktur, ancak azgınlardan ona uyanlar müstesna’’ (Hıcır:42)
-‘’Kim ibadet ve itaatten yüz çevirirse onun sıkıntılı bir hayatı olur.’’ (Taha:124)
-‘’Şeytanların kime ineceğini size bildireyim mi? Onlar günaha, iftiraya düşkün olanların üstüne inerler.’’ (Şuara:221-2)
-İnsan, Allah’a kul olursa şeytana kul olmaz.
-İnsan iyi ortamlarda, iyi kimselerle yaşarsa şeytana dost olmaz.
-Abdestli, namazlı kimselerin peşine şeytan düşmez.
-İnsan besmeleli bir hayat yaşarsa şeytan ondan kaçar.
-Kur’an’a uyanları şeytan meşgul edemez. Şeytanın ona gücü yetmez. Ona hakimiyeti olmaz.
Allah şöyle tavsiye ediyor. ‘’Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın’’ (Fuslat:36)
Şeytan kötü ve insanın düşmanıdır. Öyleyse neden yaratılmıştır?
      Şeytan başta kötü, inkârcı ve şer bir güç olarak yaratılmamıştır. Şeytan başta meleklerin hocası durumundadır. Onu kötü yapan ve cennetten kovulmasına neden olan onun isyanıdır.
Şeytanın böyle olmasında birçok hikmet vardır.
Cenab-ı Allah, şeytanla insanları imtihana tabii tutmaktadır. Allah’ın yarattığı hiç bir şeyde kötülük yoktur.
Şeytanın böyle olmasında, bize de isyan edenin cennette yeri olmadığı ve şeytanlaşacağı mesajı vardır.
 Şeytanla meleğin farkı nedir?
      Melek insanı korur, şeytan insana zarar verir, saptırır. Melek, insanı hayra çağırır, şeytan kötülüğe davet eder. Melek insan için dua eder, şeytan son anda bile imanını çalmaya çalışır.
Kur’an’da: ‘’Melekler insanlara karşı çok şefkati ve merhametlidirler. İnsanlar için günahını bağışla, cehennem azabından koru diye dua ederler’’ buyrulur. (Mü’min:7)
Melekler ibadet ve itaatle meşgul olurlar, şeytan ise hep kötülükle meşgul olur.
Şeytanın görevi nedir?
      Şeytan, insan için tuzak kurup saptıracağına dair yemin etmiştir.
-Şaytan, Allah’a isyan ettirip insanı küfre götürmeye çalışır.
-Eşler arasına sürekli şüphe sokarak boşanmalarını veya nikahsız yaşamalarını ister.
-Günahı, haramı güzel cazip gösterir. Günahlarla oyalar.
-Ciddi meseleleri unutturup boş ve manasız şeylerle meşgul eder.
-İbadetten alıkoymaya çalışır, bunu yapamazsa ibadetlerin sevabını giderir.
-Daha gençsin, daha var diye oyalar. Sonra da geçti der.
-Dünyayı sevdirip, ahireti unutturur.
-Adem ile Havva’yı Cennetten çıkardığı gibi cennetten mahrum etmeye çalışır.
-Her an şüphe sokmaya ve vesvese vermeye çalışır. Kısaca şeytanın görevi şeytanlıktır.
Şeytan nasıl bir müslüman tipi ister?
      Şeytan, inanan ve inancını yaşayan kimseleri sevmez. İnanmayan ve inandığı halde inancını yaşamayanlar onun dostudur. Bunun için şeytan inanmayan ve kendine uyanlarla uğraşmaz. Samimi müslümana tahammül edemez.
Nasıl müslüman tipi istediğine gelince;
-İnandım deyip inancını yaşamayan ve yaşadığı gibi inanan müslüman görmek ister.
-Müslümanım diyecek ama Kur-an’a ve sünnete uymayacak.
-Ementüyü benimseyecek ama şüpheleri olacak.
-İslam’ın şartı 5 diyecek, namaz kılmayacak, perhiz için oruç tutacak, turistik gezi için hacca gidecek, zekat vermemek için bahaneler arayacak.
Ahiretsiz dünya hayatı yaşayacak.
-Günahtan zevk alan, harama kılıf bulan müslüman tipi ister. Özü sözü doğru müslüman’dan hoşlanmaz.
Cinlerle şeytan aynı mıdır?
      Cin ayrı, şeytan ayrıdır. Allah Kur’an’da cinleri ve insanları bana itaat etsinler diye yarattım buyurur.
Cinlerden müslüman olanları vardır.
Cinler yaradılış itibari ile daha zayıftır.
Peygamberimize insan ve cinin peygamberi denir. Nahle denilen yerde cinler peygamberimizi dinlemiş ve bazıları müslüman olmuştur. Kur’an’da cin suresi vardır.

Ruhlar bedenden bedene geçer mi?
      Allah, her insanın ruhunu ayrı-ayrı yaratmıştır. Onun için bir ruhun başka bir bedene geçme ihtiyacı yoktur. Her ruh kendi bedeninde hesaba çekilecektir.
Ruh kendi bedeninden ayrıldıktan sonra ortalıkta dolaşmaz, hesap gününü beklemek üzere ‘’berzah’’ alemin’e çekilirler. Çağırılmakla ruh gelmez. O geldi zannedilen cindir. Çünkü ruhun bedenle ilgisi kesilince dünya ve dünyadakilerle de ilgisi kesilir. Ruhlar, duyar cevap veremez. Ruhlar, geride kalanları göremez, bilemez ve isteseler de onlara yardım edemez.
Öldükten sonra pişman olan ‘’keşke’’ diyen ve daha iyi bir hayat için dönmek isteyenlere ‘’şimdi mi aklınız başınıza geldi’’ denileceği bildirilmiştir.
Geri dönmek isteyenlerin dönemeyeceği Kur’an’da haber verilmiştir. Ruhlar gelebilseler sık-sık çok sevdiği kimseleri yalnız bırakmazlar.
Hızır yaşıyor mu?
      Hızır Musa peygamber zamanında yaşamıştır. Kehf 60-82 ayetlerinde bahsedilmiştir.
Hızır bir canlı olarak ölümsüz olarak yaratılmamıştır. Her nefis ölümü tadıcıdır. Kimseye ebedi hayat verilmemiştir. (Enbiya:34-35)
Bu gün Hızır’ın yaşadığına inananlar vardır. Bunların herhangi bir delilleri yoktur. Eğer Hızır yaşasaydı peygamber (as) ile görüşürdü.
Hızır bir efsane olarak yaşamaktadır. Allah hiçbir canlıya uzun ömür vermemiştir.


HERKESE KORKU SALAN ŞEYTAN.
Köpekten korkan insanın salgıladığı kokudan sonra köpek korkana nasıl saldırırsa, şeytanda kendisinden korkanlara hep korku vermiştir. Onun peşini bırakmamıştır.
Şeytandan korunmayan, şeytana kapı açan, her zaman şeytandan zarar görmüştür.
Biz bu sohbetimizde şeytanın istediğine zarar veremeyeceğini, şeytana karşı çaresiz olmadığımızı anlatmaya çalışacağız.
Ayrıca şeytanın nasıl bir düşman olduğunu korunma yollarını dile getireceğiz. Manevî boşluk nedeniyle şeytanın tuzağına düşenlerden bahsedeceğiz.

            ŞEYTAN NASIL BİR VARLIKTIR?
            Şeytan, ilahi rahmetten nasipsiz lânetli, kovulmuş bir varlıktır. Halk arasında güçlü bir varlık olmadığı halde korkutan, zarar veren bir varlık olarak bilinir.
Cenab-ı Allah ‘‘Adem’e boyun eğin dediği halde şeytan boyun eğmeyip isyan etmiş, üstünlük taslamıştır, ‘‘Ben ateşten yaratıldım. Adem ise topraktan yaratıldı’’demiştir. Cenab-ı Allah: ‘‘sen aşağılık bir varlıksın defol git’’ diye kovmuştur. (A’raf:11-13)
Kur’an, zehirli ateşten yaratıldığını bildirir. (Hıcr:27) Cenab-ı Allah insanı topraktan, melekleri nurdan, şeytanı da ateşten yaratmıştır.
Şeytanın eli ayağı vardır. Peygamber (as) ‘‘şeytan sol eliyle yer’’ buyurur.
Şeytan, insanları sapıtacağını dair yemin etmiş, Cenab-ı Allah’da tövbe ettikleri müddetçe affedeceğini vaad etmiştir. Şeytan, son ana kadar mühlet istemiş, buda ona verilmiştir. (A’raf:14-15)
Şeytan, Peygamber (as)’ın bildirdiğine göre ‘‘Kemik, gübre ve üzerine besmele çekilmemiş şeyleri yer. (Ramuz el-Ehadis:396/9+102/5)
Birde israf edilen şeyleri yer, onlarla güçlenir. İsraf edenler, şeytanla baş edemezler.

Peygamberimizin ifadesine göre;
– ‘‘Şeytan Allah’a sorar,
– Benim kitabım ne?
– Senin kitabın dövmedir.
– Yemeğim nedir?
– Üzerine besmele çekilmeyen şeydir.
– İçeceğim nedir?
– İçkidir.
– Evim neresidir?
– Evin hamam, tuzağın kötü kadın, çağırıcın çalgı, eğleşeceğin yerler, çarşı-pazardır.’’ (Ramuz el-Ehadis:332/4) denmiştir.

Herkesin bir şeytanı vardır. İnsanı sapıtmak için önünde, ardında, sağında, solunda dolaşır durur.
Peygamberimiz: ‘‘Şeytan insanın içinde kanın dolaştığı gibi dolaşır’’ buyurmuştur.
Hz. Aişe validemiz, peygamberimizi kıskanmıştı.
Peygamberimiz ona:
–          ‘‘Sana şeytanın gelmiş olmalı’’ demiştir.

Şeytanın sembolleri nelerdir?
Şeytanla ilgili figürler; kedi, kan içen insan, boynuzlu şeytan, kuru kafa, yıldız, siyah
elbise ve vahşeti ifade eden resimlerdir.
Satanistlerin sloganı ‘‘Ataist olma, satanist ol’’ ‘‘Vur kır öldür. Bunu yapamazsan
kendini öldür’’ şeklindedir.

Şeytan nerelerde eğleşir?
            Şeytan, daha çok tuvalette, banyoda, çöplüklerde, kuytu yerlerde, çarşıda pazarda, besmelesiz yerlerde, kumar, içki, fuhuş ortamlarında, ibadet yapılmayan, Kur’an okunmayan evlerde, köpek bulunan evlerde, sövüp, lânet okuyanların yanında, cünüp, abdestsiz gezenlerin yanında, yalnız olan kadın ve erkeğin arasında eğleşir, üçüncüsü olur.
Şeytan, Kur’an okunan yerden kaçar. (Ramuz el-Ehadis:467/10) Namaz kılanlardan ‘‘Belimi kırdın’’ der uzaklaşır. Ezan sesinden kaçar. (Age:102/7)

Bir Allah dostuna şöyle demiştir.
– ‘‘Senin yanına geldiğimde deve gibiydim. Namazla, ibadetle beni erittin, zayıf ve güçsüz kaldım.’’

Şeytan hangi şekillere girer, nasıl görünür?
Şeytan, her yerde her zaman değişik şekillerde insanın karşısına çıkabilir.
Daha çok şeytan, kedi, köpek, keçi, yılan şekline girer. Adem’le Havva’yı yılan şeklinde kandırmıştır.
Şeytan, kötü insan şekline de girer. Ancak peygamberimiz ‘‘benim şeklime giremez’’ demiştir.

Şeytanın dostları kimlerdir?
Şeytanın telkinlerine açık olan, şeytana uyanlar, şeytanın dostlarıdır. Şeytan abdestsiz, ibadetsiz, besmelesiz insanları pek çok sever ve onlardan ayrılmaz. Onlara istediğini yaptırır.
Adamın biri şeytanı görüyor. Şeytan, bazı insanlara yular takmakla meşgul. Ona diyor ki: ‘‘Benim yularım var mı?’’ Şeytan ona: ‘‘sana yulara ne gerek var, sen her zaman benim peşimdesin’’ diyor.
Biri de şeytanı görmek istemiş, şeytan ona görünmüş. Şeytana: ‘‘Benim kaç yıl ömrüm var?’’ demiş. Şeytan 40 yıl’’ demiş. Adam: ‘’20 yıl istediğim gibi yaşarım 20 yılda ibadet ederim’’ diye düşünmüş.
Fakat 19 yıl sonra ölüm döşeğin de şeytan onu aldatınca ‘‘Hani benim 40 yıl ömrüm vardı?’’ demiş. Şeytan: ‘‘Ben seni aldattım demiş.
Bir gün şeytan peygamberimize: ‘‘Son anda bende Kelime-i şehadet getirir kurtulurum’’ deyince peygamberimiz çok üzülmüş. Cenab-ı Allah: ‘‘Habibim sen üzülme o anda biz ona Kelime-i Şehadeti unutturur, söyletmeyiz’’ buyurmuş.
Bu konuda peygamber (as): ‘‘İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl ölürse öyle haşrolunur’’ buyurmuştur.

O,  – Benim kalbim temiz.
– Allah’ın ibadete ihtiyacımı var.
– Benim işim çok.
– Çalışmak da ibadettir’’ diye telkinde bulunur.
Şeytan, tehlikeli işler yaptırır. Utanacağı pişman olacağı günahlar işletir. Faydasız, boş işler yaptırır. Allah’a kulluğu bıraktırır. İnsanı nefsine kul eder. Kula kul eder. Kediye, köpeğe kul eder. Onların hizmetin de kullanır.
Şeytana kapı aralayan, ona fırsat veren, memnun eden şeytanın dostudur.

Kur’an’da
– ‘‘Kim Rahmanı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan şeytanı ona musallat ederiz. O şeytan onu doğru yoldan alıkor da onlar kendilerini doğru yolda olduklarını sanır.’’ (Zuhruf:36-37)
Bir ayette de: ‘‘saçıp savuranlar, şeytanın dostlarıdır.’’ (İsra:27) buyrulur.
Peygamber (as) da: ‘‘Bir genç kızla bir genç erkeği beraber gördüm. Fakat onları şeytandan emin görmedim.’’ (Ramuz el-Ehadis:287/5) buyurmuştur.

Peygamber (as) soruyor şeytan cevap veriyor:
– Senin dostların kimlerdir?
– Adaletle hükmetmeyen zalim,
– Kibirli zengin,
– Aldatan satıcı,
– İçki içen,
– Müslümanların arasını açan fitneci,
– Gösterişe düşkün riyakâr,
– Hak yiyen,
– Namazı kılmayan, ağırdan alan,
– Zekatı vermeyen zengin,
– Öleceğini düşünmeyen, habire mal toplayan kimse’’ der.

Atalarımız: ‘‘Şeytanın dostluğu darağacına kadardır’’ demiştir. İnsanı aldatır, suyunu ısıtıvermez.
Şeytan inancı zayıf ameli zayıf kimselere yaklaşır. ‘‘İsraf edenlerle yer içer. Besmelesizlerin yanında güçlenir.
Şeytan, dost gibi görünür en büyük kötülüğü yapar. Son anda bile imansız göndermeye çalışır. ‘‘İmanla Kur’an’la’’ diye dua boşuna değildir.

Hocam rahmetli son anlarında birden doğrulur:
–          Defol, beni bir bardak su ile mi kandıracaksın’’ der ve ruhunu teslim eder.

1997 yılında biri ağır trafik kazası geçirir. Doktor ‘‘Bunun işi bitmiş’’ der, morga
kaldırılır. Fakat adamın şuuru açıktır. O sırada biri yanına gelir. Buz gibi bir bardak su uzatır. ‘‘Ver imanını al suyu’’ der. Meseleyi bilen inançlı biridir, direnir, şeytana kanmaz. Nihayet, adamın yaşayacak ömrü varmış, kendine gelir. Başından geçeni bu şekilde anlatmıştır.

            Şeytan istediğini Zarar verebilir mi?
            Şeytanın tuzak kurma, aldatma, kandırma ve isyan ettirme, küfre düşürme, günah işletme gücü vardır.
Şeytan buna rağmen Cenab-ı Allah’a sığınana, şeytana kapı aralamayana, ümit vermeyene, şeytani işler yapmayana asla zarar vermez.
Yeni dine girenle, yeni ibadete başlayanla, yeni örtünenle, caydırmak için çok uğraşır. Eğer kararlı davranırlarsa, ümidini kesip ondan ayrılır.
İnançsız, inancı zayıf, ameli olmayanla şeytan niye uğraşsın, onu ne yapsın?…
Şeytan, günah işleyen, haram yiyenle vakit kaybetmez…
Şeytan, çocuklara, hayızlı, nifaslı bayanlara çok yaklaşır. Akli dengesi bozuk olanlara hep istediği gibi yönlendirir. Dini bilgisi zayıf olanların hep kafalarını karıştırır, düşünce bulanıklığı verir.
İtikadı düzgün ameli güzel olanlara zarar veremez. Hep onlardan uzak durur.
Allah, insanı şeytanın eline bırakmamıştır. Şeytan, insana telkinlerde bulunur. Kötülüğü güzel gösterir. Zorlayamaz.
Cenab-ı Allah: ‘‘Kullarım üzerinde şeytanın hakimiyeti yoktur. ancak azgınlardan ona uyanlar müstesna!’’ (Hıcır:42)
– ‘‘Biz şeytanı inanmayanların dostları kıldık’’ (A’raf:27)
– Müşriklerin arkadaşı şeytan der ki: ‘‘Rabbim, ben onu azdırmadım o kendisi derin bir sapıklık içindeydi.’’ (Kâf:27)
– ‘‘Şeytanın kurduğu düzen zayıftır.’’ (Nisa:76)
– ‘‘Kıyamet günü şeytan diyecek ki: Benim size karşı gücüm yoktu. Ben sizi inkâra çağırdım, sizde benim davetime koşuverdiniz. Siz suçu kendiniz de arayın’’ (İbrahim:22)
– ‘‘Benim ihlaslı kullarım üzerinde senin hiç bir ağırlığın olmayacaktır. Onları koruyucu olarak Rabbin yeter. (İsra:65)
– Şeytan günaha, iftiraya düşkün olanlara musalla olur. (Şuara:221) buyurur.

Allah izin vermedikten sonra şeytan, insana zarar veremez. İnsanı saptıramaz. İmanını alamaz. Ancak telkin eder, vesvese verir, kötülüğü güzel ve cazip gösterir.
Neler Telkin eder?
            İnsan, şeytanı dinlerse, şeytan ona çok şeyler söyler. Bazıları, ‘‘şeytan diyor ki’’ der. Söyleyeceğini söyler. İnsanı kızdırır, sövdürür, lânet okutur. İnsanı şeytan, günaha inkara davet eder. Günah işletir, birde Allah’ın rahmetinden ümit kestirir.
Şeytan tuzak kurar zayıf olanları o tuzağa düşürür.

Şeytan şöyle der: ‘‘Kandırdığım kimseler için:
– Malı helal olmayan şekilde edinmesine çalışırım.
– Parasını helal olmayan yere harcatmaya çalışırım.
– Mala karşı aşırı sevgi veririm ki, onu hayra harcamasın.’’ (Ramuz el-Ehadis:332/3)
Kur’an’da
– ‘‘Şeytan sizi fakirlikle korkutur size cimriliği telkin eder.’’ (Bakara:268)
– ‘‘Şeytan, içki kumarla aranıza kin ve düşmanlık sokmak sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.’’ (Maida:91)
Şeytan, Abdulkadir Geylani Hazretlerine:
– ‘‘Ey kulum sen iyice olgunlaştın senden ibadet sorumluluğunu kaldırdım. Nefsinle uğraşmaktan vazgeç’’ der. Geylani Hz.leri der ki:
– Ey iblis defol! Allah peygamberden bu sorumluluğu kaldırmamıştır. Benden mi kaldıracak!’’
Şeytan daima kötülüğü telkin eder. Peygamber (as) şöyle demiştir.
– ‘‘İçinizden hayra davet eden bir ses duyarsanız bilin ki, o meleğin sesidir. Ona uyunuz. İçinizden şerre davet eden bir ses duyarsanız bilin ki o şeytanın davetidir. Ona uymayınız.’’

            Şeytanın görevi nedir?
            Şeytan, izine çıkmaz. Tatil yapmaz. Her an her yerde.
– Allah’a isyana çağırır.
– İmandan, nikahtan eder.
– Bid’at ve hurafeler işletir.
– Büyük günah işletemezse, küçük günahlarla oyalar durur.
– Haramı, günahı güzel gösterir.
– Boş faydasız işler yaptırır.
– İbadetten, sevaplı işlerden alıkor.
– ‘‘Daha gençsin’’ der. İbadetten alıkor. Allah: ‘‘şeytan sizi aldatır, ateş ehlinden olmaya çağırır’’ (Fatır:6) buyurur.
– Müslümanlar arasına fitne sokar.
– İnsanı üç şeyle avlar denmiştir:
1- İşlenilen ameli büyütür.
2- Kendini beğendirir.
3- Günahı unutturur.
– Şeytan. Ahireti, sorguyu unutturur.
– Şeytan, insana iyi şeyleri göstermez. Hayırdan sevaptan alıkor. Cehennem ehlinden olmaya çağırır.

            Şeytan nasıl bir insan tipi ister?
            Şeytan, samimi, doğru dürüst, itikadı düzgün, ameli güzel insana tahammül edemez.
– ‘‘İnandım’’ diyen, inancını yaşamayan,
– Allah’a kulluktan zevk almayan,
– Allah’ın, Resûlünün sünnetine uymayan,
– İmanın esaslarında şüpheleri olan,
– İslam’ın şartı beş diyen ve bunları yerine getirmeyen, kafası karışık, şuuru bozuk tip ister.
– Müslümanlarla kavgalı olan,
– Harama kılıf bulup, helal sayan,
– Telkinlerine uyan,
– Kur’an okuyan Kur’an’a uymayan,
– Cennete girmek isteyen fakat kendini cennete götürecek iş yapmayan tip ister.
            Şeytan insanın düşmanıdır.
Cenab-ı Allah; Şöyle buyurur:
– ‘‘Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o apaçık düşmanınızdır.’’ (Bakara:208) diye bizi uyarmıştır.
Şeytan, Cenab-ı Allah’a ‘‘Kullarını azdıracağım’’ diye yemin etmiştir. Cenab-ı Allah’da:
– ‘‘Kim şeytanı dost edinirse, bilsin ki, şeytan onu saptıracak ve cehennem ateşine sürükleyecektir.’’ (Hac:5)
– ‘‘Kullarıma söyle! Sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü o insanın apaçık düşmanıdır.’’ (İsra:53)
– ‘‘Şeytan, etkisi altına aldığı yandaşlarını Allah’ı anmayı unutturdu. Şeytanın yandaşları hep kayıptadır.’’ (Mücadele:19)
– ‘‘Şeytan sizin düşmanınızdır. Sizde onu düşman bilin. O kendi taraftarlarını cehennem ehlinden olmaya çağırır.’’ (Fatır:6)
Şeytan, insanın kötülüğünü ister. Önce kötülüğe çağırır, davetine uyanları kötülük işletri. Sonra da yapayalnız bırakır.
Şeytanın tuzağına düşen Mevlana’nın dediği gibi kendine yazık etmiş olur.
Şeytan, kalbe kötü şeyler atar, akla kötü şeyler getirir. İnsana tuzaklar kurar.
Şeytanın insana en büyük kötülüklerinden biri de insana vesvese vermesidir. Birçok konuda vesvese verir.

            Vesvese şeytandandır.
Şeytan, vesvese vererek insanı çileden çıkarı, insanlığını unutturur. Dünyasını altüst eder.
Vesvese, şeytanın en büyük tuzağıdır. Dini hayatı olmayanı âdeta oynatır.
Önce imanî konularda vesvese verir. İnancı tam, inancını hayatına taşıyana şeytan vesvese veremez.
Peygamber (as): Bir vesvese örneğini şöyle verir.
– ‘‘Sizden birine şeytan gelir. İçinizden sorar:
·         Seni kim yarattı?
·         Allah dersiniz.
·                    Peki Allah’ı kim yarattı? der. Böyle durumda ‘‘Ementü Billahi ve Resulihi’’ deyin. O, durmaz kaçar.’’ (Ramuz el-Ehadis102/8)
– Şeytan, Namaz da çok vesvese verir. Abdest tam mı değil mi? Kaç rekât kıldım? Namazım oldu mu? Ne okudum? gibi. Eğer abdest namaz da vesvese veremezse, acele ettirir, zevksiz namaz kıldırır.
– Kul, şeytanın vesvesine kulak vermez. ‘‘Biz ibadet etmekle, namaz kılmakla mükellefiz’’ derse, şeytan onun yakasını bırakır.
– Şeytan, ahiret, kabir hakkında sorular sordurur. Tartışmalar yaptırır.
– Şeytan, Allah’ın affına güvendirerek günah işletir. Sonra da Allah seni affetmez der. Ümit kestirir.
– Şeytan insana eşi hakkında şüphe verir. Yuva yıkar, cinayet işletir.
– Abdestte, gusülde vesvese verir.
– Yiyecek-içecek konularında vesvese verir. Ekmeyi sabunla yıkatır.
– Yediğim, içtiğim helal mi? haram mı? içinde ne var? gibi vesveseler verir.

Çare Ne?
            Önce sağlam bilgi, sağlam iman, düzgün itikad, vesveseyi önler.
Vazifemiz, emri yerine getirmek, ibadeti ihlasla yapmak, yapılan işten şüphe duymamak vesveseye yer bırakmaz.
– Helâl lokma vesveseyi önler.
Allah ne diyor:
– ‘‘Kuşkulananlardan olma!’’ (Bakara:147)
– ‘‘Şüphecilerden olma!’’(AL-i İmran:60)
– ‘‘Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın’’ (Fussılat:36)
– Vesvese önemsenmezse, yapılan iş sağlam yapılırsa, şeytan ümidini keser.
– Nâs, Felâk sürelerini okumak ve dua etmek şeytanın vesvesesinden, şerrinden Allah’a sığınmak vesveseden koruyacaktır.
– İbadetlere sarılmak, strese, vesveseye çaredir.

            Cenab-ı Allah kullarını bakın nasıl uyarıyor:
            Şeytan insanı sapıtmak için yeminlidir. İnsanı sapıtmak için fırsat kollar, insanın peşini hiç bırakmaz. Hele biraz zayıf görürse…
Peygamberimiz: ‘‘Şeytan insanoğlunun damarlarında kan gibi dolaşır. Peşini bırakmaz.’’ buyurur. (Ramuz el-Ehadis:102/1)
Kul, Allah’a: Beni şeytan aldattı diyemeyecek. Özür beyan edemeyecektir. Çünkü Cenab-ı Allah insanoğlunu uyarmıştır. ‘‘Aldanmasaydın!’’ Ben seni uyarmadım mı? diyecektir.
Bir kaç uyarı şöyledir:
– ‘‘Şeytanın peşine düşmeyin O sizin düşmanınızdır. O size kötülüğü, çirkini emreder.’’ (Bakara:168)
– ‘‘Sakın şeytanın peşinden gitmeyin’’ (Bakara:208)
– ‘‘Şeytanın adımlarını takip etmeyin. O size yüzünüzün kızaracağı şeyleri emreder.’’ (Nur:21)
– ‘‘Sakın sizi şeytan Allah’ın affına güvendirerek kandırmasın. Dünya ile sizi aldatmasın.’’ (Lokman:33) Kıyamet günü şöyle diyecek:
– ‘‘Şeytan  sizi ateş ehlinden olmaya çağırır’’ (Fatır:6)
– ‘‘Şeytana tapmayın o sizin düşmanınızdır (Yasin:60) demedim mi?
Bu uyarılara kulak asmayan, şeytanın hile ve tuzaklarını bilmeyen, onun tuzağına düşer.

            Şeytana karşı çaresiz değiliz:
Hayrı şerri yaratan Allah’tır. Hür iradesiyle hayra da şerre de yönelen insanın kendisidir.
Kur’an’da: ‘‘Allah kimseye zulmetmez. İnsanlar kendi kendilerine zulmederler.’’ (Yunus:44)
Şeytan zorla sapıtamaz. Her insanı kandıramaz. Allah insanı şeytanın önüne bırakıvermemiştir. Şeytanın hakimiyeti, şeytana uyan, onu dost edinen ve ona tapanlaradır. İman sahipleri için şeytanın hilesi zayıftır. (Nisa:76)
İman sahibinin ‘‘Euzu-besmele’’ gibi bir silahı vardır. Namaz gibi kalkanı vardır.
Bir hadiste: ‘‘Namaz, şeytanın yüzünü karartır. Sadaka belini kırar. Allah için sevmek ve salih amel kökünü kazır. Bunları yaparsanız şeytan sizden uzak durur.’’ (Ramuz el-Ehadis:218/8) buyrulmuştur.

Şeytandan korunma yolları:
İnsan, şeytana ve insan şeytanlarına karşı çaresiz değildir. Tedbir alır, uyanık durursa, şeytan insana hiçbir şekilde zarar veremez.
‘‘Lânet olsun’’, ‘‘gözü kör olsun’’ ‘‘Kahrolsun’’ demekle şeytan kahrolmaz. Atalarımız: ‘‘sövmekle şeytanın sayısı artar’’ demişlerdir.
Bir hoca efendi şeytana meydan okuyarak: ‘‘Haydi gel, gücün yetiyorsa, bana zarar ver’’ diyerek bize güzel bir ders vermiştir.
Şeytandan korunmak için çareler:
– İslam’ca yaşamak.
– Yalnız yaşamamak.
– Abdestli olmak, cünüp gezmemek.
– Besmelesiz iş yapmamak
– ‘‘Bir zaman gelecek şeytan insanların evlatlarına ortak olacak’’ der. Ashab-ı Kiram sorar:
– O zaman evlatlarımızı onun evladından nasıl ayırt edebileceğiz?
Peygamberimiz:
– Hayâ ve merhamet azlığından anlarsınız’’ buyurur. (Ramuz el-Ehadis:504/4)


Atalarımız:
– ‘‘Besmelesiz işe şeytan karışır’’ demiştir.
Bil hassa çocuklarını yatırırken, kaldırırken, emzirirken anaların besmeleyi ihmal etmemeleri çok önemlidir.
Yıkanması gereken anneler, çocuğu emzirmesi gerekiyorsa, meme uçlarını yıkarlarsa iyi olur.
– İbadetli bir hayat yaşamak, Kur’an okumak.
– Allah’a sığınmak. Kur’an’da: ‘‘Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa. hemen Allah’a sığın’’ buyrulur. (Fussılat:36)
– ‘‘Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah’a sığın’’ (A’raf:200) buyrulur.

Nâs, Felâk, Ayetel Kursi, Fatiha gibi sûreleri okumak korunmak çok önemlidir.
Bilhassa istiâze (sığınma) duasını okumak çok etkili olur. ‘‘Eûzubillahimineşşeytanirracim Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim’’ diyen Allah’a sığınmış olur. Allah’a sığınana ve Allahın koruduğuna kimse zarar veremez.
– Bir önemli husus da şeytana kapı aralayıp işini kolaylaştırmamaktır. Kötü düşünüp kötü işler yapanların şeytan ortağı olur.

Son olarak; bir hususa işaret etmek istiyorum. Ne yazık ki, Müslümanlar kendilerini yaratan yaşatan Allah’a taparken, kulluk yaparken, hidayet nasip olmayanlar, Allah’a kul olamayınca şeytana tapmakta, şeytana kul olmaktadır.
Şeytana kulluk da ahlak, namus ve bütün kutsal değerler red edilir. Şeytanı memnun edebilmek için kedi, keçi ve insan kurban edilir.
Şeytanın kullarına emri şudur: ‘‘Vur, kır, öldür. Satanist intiharı görev bilir. Uyuşturucu, alkol alarak ayinler yaparlar.
Dine, dini değerlere saldırmak görevleridir. Böylece bu yolla da dinsizlik yayılmak istenir.

Genç neden satanist olur?
– Din eğitimi ve dini bilgi yetersizliği varsa,
– Yanlış arkadaş ve kötü ortamlarda,
– Ailenin ilgisizliği,
– Kötü alışkanlıklar,
– Psikolojik rahatsızlıklar,
– Sapık eğlenceler, satanizmin eğlence gibi gösterilmesi gibi nedenler gençleri satanizme itiyor.

Psikologlara göre satanist belirtileri şunlardır:
– Din, ahlak kurallarına karşı olmak,
– Aileye, topluma isyan etmek,
– Alkol, uyuşturucu ve eğlence düşkünlüğü,
– Şüphe ve güvensizlik,
– Satanizmin sembollerini çizmek, üzerinde taşımak satanizmin belirtileridir.

Allah gençlerimizi bu sapıklıktan korusun. Şeytana değil Allah’a kul olanlardan etsin.
Şeytanın şerrinden de hepimizi korusun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder