Hıristiyanlar, Hz. İsa’yı İlah ve Rab edinerek yoldan çıkmadı
mı?
Hatem ibni Adiy yeni Müslüman olmuştur. Bu ayet nazil olunca,
bunun anlamının açıklamasını sordu Peygamberimize. O da “Hani birileri size bir
şey söyleyince, siz o şey üzerinde düşünmeden o şeyi kabul ya da red etmez
misiniz, işte bu onları İlah ve Rab edinmek demektir..”
Hani “öl de ölelim, vur de vuralım” diyorsunuz ya, yapmayın..
Aklınızı kiraya vermeyin. Devlet büyüklerinizi de İlah ve Rab edinmeyin.
Eskiden tanrı kırallar da vardı. Bu gün de İlahlık ve Rablik taslayanlar yok değil..
Birileri sanki ipnotize olmuş gibi..
“Şeytan sizi Allah’la aldatmasın.”
Din büyüklerinizi put edinmeyin. Para da, kadın da, koltuk da
put olabilir..
İnsanlar acizdir. Ölülerden bir şey beklemeyin. Kimse gaybı
bilmez. Kimse kimsenin kurtarıcısı olamaz. Hz. Nuh oğlunu, Hz. Lut karısını,
Hz. İbrahim babasını kurtaramaz.. Herkes için ancak yaptıklarının karşılığı
vardır..
Allah bizleri, mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi
zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. Bize hayır gibi
gelenlerde şer, şer gibi gelenlerde hayır olabilir..
Paralel din “The Cemaat”den ibaret bir olay değil.. Bu olay bize
ders olsun da, aklımızı başımıza alalım. Bakın, bu cemaat dediğiniz yapının
sosyolojik tabanı %1 bile değil. Kendilerini dev aynasında görüyorlar. “Özgül
ağırlık” dedikleri, para, koltuk, bir de arkalarındaki istihbarat örgütlerinin
baskı gücü. Yoksa bir varlıkları yok..
Şunun farkında değiller. Bu yolun geri dönüşü yok. Deşifre
oldukları için artık başarı şansları %0.. Varsayalım AK Parti iktidarını
devirdiler. Ortaya çıkan kaosun faturasını kendileri ödemek zorunda kalırlar ve
hayal bile edemeyecekleri bedel öderler..
Birilerinin hâlâ bunların peşinden gitmeleri ipnotik bir etki
ile mümkün.. Adeta gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyorlar.. Karşı
çıkarlarsa “ilahi bir ceza” ile cezalandırılacaklarını düşünüyorlar. Ayaklarına
taş değse “şefkat tokatı” diyecekler.. Bir de böyle çok ağır manevi baskı
altındalar..
Dini grublarda böyle bir sapma var. Sanki başlarındaki adam
kalplerden geçeni bilen biri. Bir de onlar levhi mahfuzdan geleceği okuyup
biliyorlar ya, haşa sümme haşa..
Laik – seküler örgütlerin de dini kökenli olmasa, adına
karizmatik dedikleri gizemli bir güçleri var insanları etkileyen. Onlar da
ipnotizma-manyetizma tekniklerini kullanıyorlar.. Biyonik robot gibiler.. Kendi
kendilerini ipnoz ediyor bazıları. Çünki aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar..
Zincirleme birbirlerini ipnoz ediyorlar. Buna da katolipnatizma deniyor..
Kızmanın, inatlaşmanın faydası yok. Aynı toplantılar devam
ettiği sürece, o atmosferin dışına çıkmadıkça sağlıklı düşünmeleri mümkün
değil.
Abiler bunları çok tehlikeli maceralara sürükleyebilirler..
Hani bu cemaat havasından bir süre uzak kalsalar, hiçbir şekilde
temas kurmasalar, yalnız kalınca biraz kendilerine gelebilirler..
Aslında birçok gizli örgüt ve dini cemaat yapısında da bilerek
ya da bilmeyerek bu teknik uygulanıyor. Paralel yapı, NLP adı altında ipnoz
teknikleri uyguluyor. Onu biliyoruz.. Memleketin her köşesinde açılan NLP
kurslarının bu açıdan bir gözden geçirilmesi gerek bana kalırsa.. bunlar, yaşam
koçluğu maskesi arkasında dinle de desteklenen yeni seküler tarikatlara
dönüşüyor.. Belki hepsi değil, ama genel gidişat o yönde..
Paralel yapı farkında mı bilmem ama, sadece AK Parti’de değil,
toplumun her kesiminde giderek büyüyen bir öfkenin muhatabı haline geldiler.
“Bizim haklarımız ne olacak?” diye soran paralel çete mağduru bir sürü insan
var. Kimi aldatıldığını, kimi kullanıldığını düşünüyor. Kimi sınav sorularının
çalınmasından şikayetçi, kimi terfisinin engellenmesinden, kimi sicili ile
oynanmasından.. Bir okurum şöyle yazmış: “Bugün paralel yapı olarak
adlandırılan devletin kılcal damarlarına girerek, polisi ve savcı ve
hakimleriyle Gülenci çete yargılanmaya başladı. Ceza alıp almamaları ya da
deşifre olup olmamaları tartışmalarının dışında bir konu var.
Bu çetenin mağdurları ne olacak? Hakları ve itibarları maddi ve
manevi olarak nasıl tazmin edilecek? Öyle ya savcı ve hakim verdiği karardan
sorumlu değil. Polis aldığı operasyon kararını savcının üzerine yıkıyor. Grift
bir halde hayatları karartırken, organize olmuş bu suç şebekesinde kimin kimden
sorumlu veya kimin ne kadar suçlu olduğunu bir birinden ayırmak apayrı bir
sorun ve çözümü de bir o kadar güç. Ama ortada apaçık olan bir durum var bu
adamlar isim isim birçok insanın hayatını, itibarını yok ettiler. Hayatlarını tehlikeye
soktular, iflas ettirdiler, intihar ettirdiler, yuvalarını yıktılar.
yalnızlaştırdılar, ticari itibarlarını yok ettiler. Hatta eşlerimiz bile işten
çıkartılıp, işsiz bırakıldı. Açlığa da mahkûm edildik. Şimdi yaptıkları her
şeyin yalan ve düzmece olduğu ortaya çıktı. Peki şimdi ne olacak. Bu hayatları
karartılmış tüm hakları ellerinden alınmış bu insanlar bu çeteden nasıl hesap
soracak? Haklarını hangi kamu kuruluşuna yönelik dava açarak savunacak. Düzmece
mahkemelere karşı Adalet Bakanlığı’na mı? Düzmece delillere karşı İçişleri
Bakanlığı’na mı? Çete içindeki kişilere bire bir isim isim dava açmaya
kalksak, buna ömür yetmeyecek, yıllarca kendi emeğimizle kazanıp ve çetenin
eliyle bir gecede yok edilen itibarımız, maddi ve manevi kayıplarımız mezarda
mı bize verilecek. Zaten örgüt üyeleri mahkûm edilse de edilmese de bizim için
bir şey değişmiyor. Deşifre olmaları bile yeterli. Ama ya kayıplarımız. Yeniden
kurmaya çalıştığımız ama bir türlü düzeltemediğimiz yeni hayatlarımız için
devlet ne yapacak. Bu adamlar devletin içinden bize saldırdı. Uzaydan
gelmediler. Bir ceketinden başka bir şeyi olmadığını iddia eden Fetulah
Gülen’den mi tahsil edeceğiz itibarımızı?”
Daha devam ediyor da, bugünlük bu kadar. Selâm ve dua ile..
YENİAKİT / Abdurrahman Dilipak
BAŞLARINI
ÖRTMEK İÇİN GÜLEN’İN EMRİNİ BEKLİYORLAR
Seçilmiş hükümete darbe ve
devleti ele geçirme planında rol aldıkları ortaya çıkan paralelci polis
şeflerinin eşlerinin, örtünmek için Allah’ın emrine değil, Fetullah Gülen’in
emrine göre hareket ettikleri ortaya çıktı.
Seçilmiş hükümete darbe ve
devleti ele geçirme planında rol aldıkları ortaya çıkan paralelci polis
şeflerinin eşleri, örtünmek için Allah’ın emrine değil, Fetullah Gülen’in
emrine göre hareket ettikleri ortaya çıktı. Gazetemizin yazarı Latif Erdoğan,
deşifre edilip meslekten atılan polis şeflerinden birinin eşinin Fetullah
Gülen’den talimat gelmediği sürece örtünmeyeceğini söylediğini ifade etti. Bu
durum paralel yapılanmaya ilişkin internete düşen ses kaydını akla getirdi.
Kayıtta bir valinin eşinin başörtüsü talebi Fetullah Gülen’e iletildiği,
Gülen’in de bunu uygun bulmayarak mevcut halin sürdürülmesini emrettiği ortaya
çıkmıştı.
GÜLEN’DEN EMİR GELMEDİKÇE ÖRTÜNMEYECEKMİŞ
Yazarlarından Latif Erdoğan, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına her Müslümanın uyması gerektiğini söyledi. Paralelin ise Allah’ın emir ve yasakları yerine Fetullah Gülen’in emir ve yasaklarıyla hareket ettiğini belirtti. Erdoğan, “Bunlar dini kendi hocalarından öğrendikleri için o ne derse onu yapıyorlar. Emniyette çalışan bir arkadaş bana, Paralel Yapı’ya yönelik operasyonlarda görevden alınan bir emniyet müdürünün eşinin kendisine, Gülen’den emir gelmediği müddetçe başını örtemeyeceğini söylediğini iletti” dedi. Erdoğan, “Takıyye uğruna içki içiyorlar, eşlerini başları açık gezdiriyorlar, namaz kılmıyorlar. Bunların hepsi arızadır” ifadelerini kullandı.
VALİ EŞİNİN ÖRTÜNMEMESİNİ İSTEMİŞLERDİ
Fetullahçı örgütlenmenin bürokrasi imamı olduğu belirtilen Murat Karabulut ile yardımcısı olduğu ileri sürülen Hazım Sesli’ye ait görüşmede, başörtüsü konusunda Fetullah Gülen’den fetva isteyen bir vali eşi konuşuluyor. Valinin eşi, resmi törene başörtülü katılmak için Fetullah Gülen’den fetva istiyor. İmam Murat Karabulut, Gülen ile irtibat kuruyor ve yardımcısı Sesli’ye geri dönüyor. Gülen, vali eşi için “Normal devam etsin. Acele etmesin aynı kıyafet ile devam etsin” fetvası veriyor.
GÜLEN’DEN EMİR GELMEDİKÇE ÖRTÜNMEYECEKMİŞ
Yazarlarından Latif Erdoğan, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına her Müslümanın uyması gerektiğini söyledi. Paralelin ise Allah’ın emir ve yasakları yerine Fetullah Gülen’in emir ve yasaklarıyla hareket ettiğini belirtti. Erdoğan, “Bunlar dini kendi hocalarından öğrendikleri için o ne derse onu yapıyorlar. Emniyette çalışan bir arkadaş bana, Paralel Yapı’ya yönelik operasyonlarda görevden alınan bir emniyet müdürünün eşinin kendisine, Gülen’den emir gelmediği müddetçe başını örtemeyeceğini söylediğini iletti” dedi. Erdoğan, “Takıyye uğruna içki içiyorlar, eşlerini başları açık gezdiriyorlar, namaz kılmıyorlar. Bunların hepsi arızadır” ifadelerini kullandı.
VALİ EŞİNİN ÖRTÜNMEMESİNİ İSTEMİŞLERDİ
Fetullahçı örgütlenmenin bürokrasi imamı olduğu belirtilen Murat Karabulut ile yardımcısı olduğu ileri sürülen Hazım Sesli’ye ait görüşmede, başörtüsü konusunda Fetullah Gülen’den fetva isteyen bir vali eşi konuşuluyor. Valinin eşi, resmi törene başörtülü katılmak için Fetullah Gülen’den fetva istiyor. İmam Murat Karabulut, Gülen ile irtibat kuruyor ve yardımcısı Sesli’ye geri dönüyor. Gülen, vali eşi için “Normal devam etsin. Acele etmesin aynı kıyafet ile devam etsin” fetvası veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder