26 Ekim 2014 Pazar

LANETLENEN SOY VE MADDELER HALİNDE YAHUDİLİK : Garp emperyalizma ve kapitalizmasının bizi tam çember içine aldığı Tanzimat devresinde kaleyi içinden teslim işi yine yahudiye düştü. Memlekete Masonluğu ve kozmopolitlik fikirleri o soktu.




Kur'an'da Hz. Musa'nın kavmi olan İsrailoğulları'nın alemlere üstün kılındığını ve onlara imtiyazlar verildiği, hiçbir kavme verilmediği kadar nimet verildiği ve onlara peygamberler ve hükümdarlar gönderildiği anlatılmaktadır.

 Ancak Kur'an'da geçen üstünlüğün yalnız Allah'a itaat edildiği dönemlerde olduğu da zikredilmekte; Allah'a şirk koştuklarında ve O'nun itaatinden çıktıkları dönemlerde ise Allah'ın, nimetlerine nankörlükten dolayı onları lanetlediğini ve rahmetinin artık onlara ulaşmayacağını ifade edilmektedir. Dolayısıyla onların üstünlüğü ancak takva derecesi ile ilgilidir. 

Nitekim Kur'anî bir düstur olan"üstünlüğün ancak takvada" olması, kavmî bir üstünlüğün söz konusu olamayacağını göstermektedir.

Yahudiler kendilerine gönderilen elçilere uyduklarında, Allah onları üstün kılmıştır:

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. ( 2 Bakara Suresi, 47)

Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın. ( 2 Bakara Suresi, 121-122)

Burada unutulmaması gereken bir diğer noktada da Musa, İsa gibi peygamberlerin de Yahudi soyundan olduğudur.


 Kuran'da adı geçen 25 peygamberden Yahudi ırkındandır. Bunlar Yahudilerin olduğu kadar Müslümanların da peygamberidir. Hepsi de Allah'ın elçisidir ve bizler için örnek insanlardır. Sadece Peygamberler değil Hz. İsa'nın Annesi Hz. Meryem annemiz de Yahudi ırkındandır ve Allah onu takvasından dolayı ( ırkında dolayı değil), tüm kadınlardan üstün kılmıştır:

Hani melekler: Meryem, şüphesiz Allah seni seçti, seni arındırdı ve alemlerin kadınlarına üstün kıldı; demişti. ( 3 Ali İmran Suresi, 42)

"Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça, kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir.

 Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.

 Hepsi bir değildir; Ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar." (Al-i İmran, 3/112-113)

"Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez."(Bakara ,2/100)


Yahudilerin bir diğer özelliği de Allah'ı uygunsuz vasıflarla tavsif etmeleridir. Yahudiler Allah'ın oğulları olduklarını iddia etmişler, Allah'ı eli sıkı ve fakir gibi vasıflarla tavsif etmişlerdir.

 Buna karşılık Kur'an onlara yakıcı bir azabın olduğunu, bu ifadelerin onların küfürlerini artıracağını, bu şirklerinden dolayı onların kıyamete kadar aralarında düşmanlık ve kin sokulduğunu ve onların artık ebediyen lanetlenmiş bir millet olduğu (Maide, 5/18, 64) zikredilmektedir.

Yahudilerin Kur'an'da zikredilen diğer özelliklerinden biri de, fitne ve fesat çıkaran bir millet olduklarıdır. (Maide, 5/64) Onların fesatlarının altında yatan şey, bütün beşeriyete duydukları kin ve şahsî menfaatleri doğrultusunda hareket etmeleridir. Öncelikle toplumları ahlaken çökertmekte, birbirine düşürmekte ve menfaatlerine göre hareket etmektedirler. Bu durumda onların hileli yollarla ulaşmak istediği emellerine, Allah'tan onlara hiçbir zafer gelmeyeceği bildirilmiştir.

Yahudilerin nankörlüklerine bir örnek de peygamberlerini ve cemiyetleri içinde adaletli olan kimseleri öldürmüş olmalarıdır. Kin ve düşmanlıkta yarışan Yahudiler'in bu hareketlerinden dolayı acı bir azaba müstehak olacakları Kur'an'da bildirilen hususlardandır.

Kur'an Yahudileri lanetlenmiş bir millet olarak zikretmekle beraber, onlara Allah'a ve ahiret gününe inandıkları ve iyiliği emredip, kötülüğü nehyettikleri takdirde müjdelerin olduğunu beyan etmiştir.

Kur'an'da geçen

Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez. (Maide suresi 64)


DEVAMI



İsrailoğulları'ndan küfredenler, Davud ve Meryem'in oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi.(Maide 78)


(Yahudiler, peygamberimize karşı alaylı bir ifade ile): 

"Bizim kalblerimiz kılıflıdır." dediler. Bilakis Allah, onları kâfirlikleri yüzünden lanetledi. Bundan dolayı çok az imana gelirler. Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri inanmayanlara karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, o tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer kendileri onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah'ın laneti kâfirleredir. (Bakara 88-89)

Başta yukarıdaki ayetler olmak üzere Yahudiler yeryüzünde çıkardıkları fitne, fesat ve öldürdükleri peygamberler nedeniyle Allah'ın lanetine uğramış bir kavimdir.

Yahudiler Kur’an-ı kerim’de “Lânetlenmiş kavim” olarak beşeriyete tanıtılmaktadır.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ: 52)
İsrâiloğulları Cumartesi günü, tezgâhlarının başında bulunmaları, alış-veriş yapmaları, çalışmaları, balıkçılık ve ziraatla uğraşmaları kesinlikle haram kılındığı halde, onlar bu emre uymayıp sınırı aştılar. Yasaklara uymadılar, Allah-u Teâlâ’nın nimetlerini unutup nankörlük ettiler.

Sonunda Davut Aleyhisselâm onlara beddua etti.

İsrâiloğulları üç peygamber diliyle lânetlenmişlerdir.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyurulmaktadır:

“İsrâiloğullarından küfre sapanlar hem Davut’un hem de Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir.

Çünkü onlar isyan etmişler, sınırı aşmışlardı.

Onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmazlardı.

Yapageldikleri şey ne kötü idi!” (Mâide: 78-79)

“(Musa dedi ki:) Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk eder misin Allah’ım?” (A’raf: 155)

Yahudilerin başına gelen felaketlere de Kur'an-ı Kerimde dikkat çekilmekte ve şöyle denilmektedir:

"- Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz." (İsra 4)

- Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi. (İsra 5)

- Sonra sizi tekrar o istilacılar üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve toplum olarak sizin sayınızı artırdık. (İsra 6)



Bu ayetlerin devamında 7. ayette Yahudilere hitaben "Ey Yahudiler siz yine eski huyunuzdan vaz geçmez, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmaya devam ederseniz, biz sizin üzerinize has kullarımızı, ordularımızı askerlerimizi yine gönderip sizleri tekrar cezalandıracağız denilmektedir:



"Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz." (İsra 7)

****************************************************
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'ten yine müthiş bir tahlil. Yahudileri madde madde ifşa eden muhteşem satırları sizlerin ilgisine sunuyoruz. İŞTE O 15 MADDE

1- Yahudilerin en sevdikleri meslekler, tüccarlık, bankerlik, bankacılık, aktörlük, avukatlık, doktorluk, muharrirlik, gazeteciliktir. En sevmedikleri meslekler de çiftçilik ve askerlik... Fakat İsrail tecrübesinden sonra bu son ölçü mahallî olarak değişmiştir. Bugün ziraatte en gayretli memleket İsrail olduğu gibi, dünya orduları içinde de, nüfus ve kemmiyet nisbetine göre en çabuk ve hareketli ordu İsrail'dedir.

2- İsrail dışı ve göze görünmez imparatorluğu içinde yahudi, daima (Site)lerde, (Metropol)lerde büyük şehirlerde kümelenmiştir. Su yüzüne yakın tabakada yaşayan balıklar gibi; yahudi dibe indikçe yâni köye yaklaştıkça azalır ve büsbütün kaybolur. Zira köyde gerçek millet vardır.

3- Yahudi, büyük şehirlerde, o şehirlerin dayanağı olan sâf istihsal sahaları ve o sahaları dolduran büyük yığınların millî ve ruhî nasibiyle arasında hiç bir ilgi kurmaksızın yalnız menfaat devşirmeye memurdur. Daima kıymet (transit) yollarının kavşağında oturur; ve hususî zekâsiyle, kıymet mübadelesi faaliyetinde öyle tertipler kurar ki, işin acı emek tarafını milletlere ve bedava nimet tarafını da kendisine devşirmeyi bilir.

4- İhtiyar küre üzerinde yahudiyi, harimine sızdığı milletlerin faaliyet kadrosu içinde meslek meslek ayırmak belli eder ki, o büyük milletlerin, kan ve tere batmış nasibine razı ve çilesinden mes'ut yığınları içinde yer almak şöyle dursun, onların (burjuva) sınıfları arasında pusu kurarak, top-yekûn millet emeğinin, millî istihsal ve istihlâk bünyesinin hayati merkezlerine yerleşir, belli etmeden hüküm ve nüfuzunu yürütür ve türlü maskeler altında sömürücülüğünü müesseseleştirir. Böyle yaparken de içinde faaliyet gösterdiği millî bünyelerin istidat ve kendi kendine sahip olma dehâsını iptal etmekten başka gaye gözetmez ve bu arada (spor)lu mikroplar gibi kendi bünyesini hisar içinde tutmayı ve her tehlikeye karşı korunmayı becerir.





5 - Yahudilerin nüfus ettiği yerlerde hâkimiyetini nerelere kadar ulaştırdığına ait en canlı misal Almanyadır. Düne kadar Berlin (site)sinde yahudi nisbeti şuydu. Doktorların %48'i, avukatların %50'si, aktörlerin %12'si yahudi. Halbuki yahudi; Alman nüfusunun % yarımı, Berlin nüfusunun %1'i... Demek Berlin'de yahudi, tababet sahasında bire 48, avukatlıkta bire 50, aktörlükte bire 12, Almanların üstünde... Nisbeti bütün Almanya'ya teşmil edersek görürüz ki, muharrirlerin %18'i, avukatların %27'si, doktorların %46'sı yahudidir. O halde yüzde yarım nisbetinin belirttiği (X 2) üssüne göre, muharrirlikte 36, avukatlıkta 54, doktorlukta 92 misli yer işgal ediyorlar. Almanya gibi bir memlekette bu kudret ve hâkimiyet farkı başdöndürücüdür ve bu hesaba, farkların en üstünü olan malî takat dahil değildir.

6 - Dünyanın hemen her sahada en büyük kafaları, bu esrar ve hakikatte insanlık düşmanı ırktan doğmuştur. (Sar Bernar) gibi eşi gelmemiş bir artist, (Vagner) gibi bir musiki dehâsı, (Bismark) gibi bir politika zekâsı ve Alman ittihadının kahramanı bile yahudi olursa, düşünün gerisini... Evet; (prens) unvanlı halis Alman asili bilinen ve Alman milli menfaatlerini koruma yolunda en büyük eserleri vermiş olan bir zatın dörtte üç kan (üç ana kolu) yahudi olduğu tesbit edilmiştir. Ve bu gerçek, dünyada pek az kimseye malûmdur.



7 - Meşhur bir yahudinin sözü: "Bir millette büyük adam ya bir melezdir, ya bir yahudi..." İnce bir mânası olmakla beraber bu hikmete inanmamız icap etmez. Zira yahudi, bizzat ayrıldığı ve ihanet ettiği Peygamberleri müstesna aziz, sıhhatli, salim, müsbet ve sadece insanlığa faydalı en büyük kafalardan hiç birini yetiştirememiştir. Yahudi dehâsı hayrete şayan bir şey olmakla beraber, dünyanın aziz ve ulvî kafalarının seviyesine çıkamamış ve daima (defetist) bozguncu olmuştur. Bütün bu saydığımız yahudi büyüklerine dikkat edecek olursanız görürsünüz ki, içlerinde (Homeros), (Sokrat), (Platon), (Şekspir), (Kant), (Göte), (Bethoven), (Roden), (Mikel Anj), (Napolyon), (Pastör) çapında kahramanlar bulunmadığı bir tarafa; pek az istisnasiyle çoğu bozguncu, ümit kırıcı ve ideal körleticidir. Biz esasen yahudiyi hiçbir zaman ahmak farzetmemiş olduğumuza göre, onun kendi iç bünyesinden fışkırdığı bu garip ve marazî dehaları, aslında malik bulunup da tersine inkılâp ettirdiği müstesna istidadın şu veya bu türlü nişaneleri kabul edebiliriz. Yahudiyi, tersine dönmüş bir istidat kabul edince, bu dehalar insana hiç de hayret vermez ve yahudilik lehinde vesika teşkil etmez.


8 - Gerçekten yahudi dehâlarının hepsi (defetist)tir. En muhteşemleri bile... (Aynştayn)dan insanlığa kalacak şey, içinde hiç bir hakikat yaşamayan korkunç izafilik dünyası ile son intihar âleti olan atom bombasıdır. (Froyd) mukaddesat hissini ve ruhî temelleri berhava etmeye baktı. (Şarlo), insanlığın sadece acıklı gülüncünü gösteren bir dehâ... Marks ve ona bağlı komünist aksiyoncuları malûm... Anatol Frans münkir ve müstehzi... Prust bedbin ve şevksiz... Ne âlimleri ne kâşifleri arasında (Pastör) gibi bir tip var... Niçin yahudiler arasında (Şekspir) veya (Dante) gibi, büyük ve ulvî tek bir şair yok? Onların işi gücü sadece akıl; menfi tarafiyle tepetaklak edilen ve her ân taraflarından yıkılıp, güya taraflarından bina edilen akıldır.

9 - Fakat yahudi, kendi geniş kütlesiyle, avamiyle hiç de müstesna ve mücerret bir zekâ göstermez. Sadece (pratik), maddeci, hesabî bir açıkgözlük; o kadar...

10 - Onun orta entellektüelleri de böyledir. Çünkü mücerret arayıcılığı, mücerredi arayış, onun yalnız en ileri (elit) zümresinde... Bu da bir garibedir ve aslî kütle bağından ayrılık ifadesidir. Yüksek yahudi (elit)i yahudilere hitap etmez; içine sokulduğu milletin veya dünyanın entellektüel-lerine hitap eder. (Bergson) veya (Froyd) veya (Prust) ile alâkalı kaç yahudi bulabiliriz? Âdeta yahudi, aslından, özünden ve içindeki mücerretler istidadından kopmuş ve yamalı bohça halinde garip bir bütün ifadesine bürünmüş acaipler panaroması...


11 - Şimdi onun ticari ve iktisadî cephesini ele alalım: Âlemde para mefhumunu ve bu izafî kıymetin manevralarını yahudi kadar bilen hiç bir örnek yoktur. Onun bu tarafını, bizzat korkunç bir yahudi olan (Karl Marks) gibi kapitalizma düşmanı ve komünizmanın babası bir insanda tecelli eden şudur ki, o yahudinin, kendi nefsine karşı da bozguncu ve yıkıcı ve kendi nefsini intihara zorlayıcı bünyesinden en parlak bir örnektir. Yahudiliği teşrih ve teşhir eden ve onu yerden yere batıran yine bir yahudi olmuştur. İktisadi ölçüyle hüküm şudur: Parayı anlayan, destekleyen, besleyen, ona kıymet üstü kıymet kazandıran ve fertlerle cemiyetleri ve devletleri ona esir eden yahudidir. Kredi, faiz, kefalet, borsa hep onların icadıdır. Bunlarsa, mazi ve hâl bakımından hâkim olunan paraya istikbal ölçüsü ile tahakküm iradesini temsil eder. Sermayeyi dahhâme (ur) haline getiren ve ezici kapitalizmayı kuran, sonra da aynı müesseseyi komünizmaya tahrip ettiren onlardır. Peşinden de komünizmayı fikirde yıkan yine onlar... İhtikâr, sahte "arz-ü taleb" dalaverası ve stokçuluk işinin kurmayları hep yahudi.

12 - Anormal bir çapta büyüttükleri para kudretinin ruhî değerlere ve manevî müeyyidlere galip hale gelmesi kasdiyle de yaşadıkları milletleri ruhen ve bedenen zaafa uğratmak, şuursuz ve iradesiz, keyf ve kötü âdet müptelâsı kılmak, birinci taktikleridir. Bütün keyf verici zehirlerin icat, idare, istihsal ve istihlâk şebekeleri emirlerindedir. Manen de aynı şey...


13 - Tevhid akidesini ilk defa yeryüzüne getirmiş olmakla böbürlenen yahudi, asıl kendi derunî putu olan parayı ve iç mizacını en iyi sezip kendini tasfiye edecek olan gerçek muvahhidlere, millî ve ırkî bütünlük temsil eden bütün topluluklara düşmandır.


14 - Netice şudur: Yahudi mahut tarihinden ve öz Peygamberlerine ihanet devresinden sonra Roma lejyonlarının önünden vahşi bir sürü gibi kaçıp dünyanın her tarafına yayıldıktan sonra toplu millet seciyesini terkedip gizli ve ferdî millet maskesinin altına girmiş ve esatiri bir hınç üslûbiyle gizli plânda kendisini hâkim ve bütün insanlığı mahkûm kılmanın muazzam plânı içinde hareket etmiştir. 


Vasıtası para ve ruhun karanlık kutbu olan nefstir. Dine, millet ve milliyet mefhumuna, saf iman ve itikada, tek kelimeyle ruha ve ulvî insana düşmandır. Her yerde ve her payidar kıymeti yıkıcı, çözücü ve çürütücüdür. Gayesi de, kendi kanlı imparatorluğunu beşerî sefalet, tereddi ve ihtikarın gerisinde kurmaktır. Bir millet içinde mutaasıp yahudi düşmanlığı şart olmamakla beraber, nefsini muhafaza ve yahudiyi tanıma şuuru mutlak bir icap kıymetindedir. Zira yahudi, kuvvet ve irade karşısında kaldığı zaman, mikroplar gibi kesesine çekilmeyi bilir.


15 - Bir de bizde, Türkiye'de yahudiyi gözden geçirelim: Yahudi tek lütuf ve sığınağı Türklerde ve İslâmiyetin ağuşunda(kucağında) buldu. Bize sığındı, fakat en kısa zamanda içimize zehrini döktü ve Tanzimattan itibaren bütün istihale(değişimlerimiz) ve inkılâplarımız üzerinde müessir oldu. Saraya ve hazineye tam nüfuzun, en eski zamanlarda iki mümessili(tesir edeni): Moşa Kapsali ve Yasef Nassi... Yasef Nassi, devlete bir sefer(savaş) açtıracak kadar nüfuz kazandı. Fakat Tanzimata kadar yahudi, bizi sadece içimizden kemirmek ve buna rağmen ve millet ve devlet bütünlüğümüze (menfaati icabı) kasdetmemek yolunda gitti ve galiba buna da mecbur oldu. 

Fakat Garp emperyalizma ve kapitalizmasının bizi tam çember içine aldığı Tanzimat devresinde kaleyi içinden teslim işi yine yahudiye düştü. Memlekete Masonluğu ve kozmopolitlik fikirleri o soktu. 



Malî ve iktisadî hayatımızı perişan etti, "Düyun-u Umumiye"(Genel Borçlar Dairesi-Osmanlı borçlarını ödeyemeyince, yabancı Devletler Osmanlı içinde böyle bir kurum kurdular ve paralarını almak için toplanan vergilere müdahele ettiler)yi bir hapishane gardiyanı edasiyle göbeğimize yerleştirdi. Bu devrenin kahramanları, (Sigmund Spitzer), (David Ben Mayor), (Yeheskel Sasson), (David Motho)lardır. Ondan sonra Meşrutiyet gelir ve bu hareket sadece yahudi sevk ve idaresine dayanır. Başta yahudiden daha yahudi dönmeler bulunmak üzere (Salem), (Mazelyah), (Faraci), (İzak Frera) ve hepsinin önünde (Emanuel Karasu) bulunmak üzere, sonunda o korkunç inhizam ve inkiraz (Çöküş) çığırımızı açan yahudidir. Bir Türk Hükümdarı ve İslâm Halifesine hal'i tebliğ eden (Tahtan indirildiğini bildiren) heyetin başında (Emanuel Karasu)nun bulunması yahudi hınç ve taktiğinin Türk bütünlüğü üzerindeki tahakkukunu resmen bütün dünyaya ilân ve iblâğ etmek(ulaştırmak) değil midir?


Meşrutiyeti (Hükümdarlıkla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükûmet biçimi) takip eden devirde ise yahudi en büyük (kolpo)sunu oynamış ve İslâmiyete karşı tavrını (Lozan) konferansının kulis aralarında karşılıklı bir anlaşma sağlamak suretiyle tam yerine getirmiştir. Hahambaşı (Hayim Naum)un idare ettiği bu vaziyet Büyük Doğu'nun 1949 - 50 devresinde inceden inceye tahlil edilmiştir. Bugün ise yahudi, malî, iktisadî ve içtimaî gayesine (sosyal yaşamdaki hedefine) tamamiyle ermiş durumdadır.


NECİP FAZIL KISAKÜREK

***************************************************
LANETLENEN SOY u gizlemek için
Tamamen Kuranı kerim dışı Mürtdet bir kitab

Kendisi de bir YAHUDİ olan Yaşar Nuri Öztürk ün :
İnsanlığa, islam dünyasına ve anadolu halklarına asırlardır büyük zararlar veren ve Kur'an tarafından lanetlenen bir soyu bu kitabı ile insanları şaşırtmaya çalışıyor.






İşte Yaşar Nuri Öztürk ün dinimize yaptığı münafıklık kitabından : Tamamı Peygamber Efendimizin Değerli Sahabelerini ve Halifeleri hedef alan konular. Hiç  dinimize gizlenmiş Yahudiler vb yok.
Ve Kur’an’a göre bu soy, Emevî soyu imiş.



KİTABINÖZETİ :


Lanetliler soyu bir zihniyet soyudur, ırk veya kan soyu değil. Lanetliler soyunun zihniyet babası şeytandır. Ancak lanetliler soyunun maddî-somut bir örneği de vardır ve Kur’an’a göre bu soy, Emevî soyudur. Elbette ki bu soyun içinde de lanetten uzak, hatta rahmet sayılabilecek birkaç insan vardır.
Bir Kur’an mucizesi daha: Emevîlerin ve Mekke şirk ordusunun başkumandanı Ebu Süfyan, Kur’an’da ‘şeytan’ olarak anılmaktadır. Ve Kur’an bize gösteriyor ki, şeytan, lanetlenenlerin baş temsilcisidir. Kur’an burada matematiksel bir tutarlılık sergileyerek, lanet soyun somutunun başına da soyutunun başına da şeytanı koymuştur.

Emevîler, Kur’an’ın lanetlediği tüm suçları işlediklerinden, Hz. Peygamber’in beyanıyla, İsra suresi 60. ayetin iniş sebebi olmuşlardır. İniş sebebinin hususiyeti beyyinenin umumiyetine engel oluşturmadığı için, İsra 60. ayet Kur’an’da sayılan lanetli günahları işleyenlerin tümünü bağımsız bir soy olarak kabul etmemizi gerektirir.

VE ‘MÂÛN SURESİ BÖYLE BUYURDU’

Güney Örnek yazıyor: “Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’ adlı kitabınızı okudum, dine bakış açım değişti. Bugüne kadar İslam düşüncesi adına neredeyse her şeyi yanlış bildiğimi anladım.”
“Uzun zamandır birlikte olduğum kız arkadaşım ve ailesi elimde sizin Mâûn Suresi kitabınızı görünce, deyim yerindeyse kendilerinden geçtiler. Sonuç olarak kız arkadaşımdan ayrıldım. Dünya otoritelerinin, önünde saygıyla eğildiği bir bilim adamının, bazı kesimler tarafından bu derece ağır eleştirilere maruz kalması beni üzüyor.”

Tanrı’yla, dinin gerçeğiyle, hukukla, vicdanla yüzleşmek istemeyenler ‘Mâûn Suresi’ kitabını okumasınlar! Çünkü bu kitap, gerçeklerle yüzleşmekten kaçanlarla ‘Ilımlı İslam’ adlı sömürge dinini gerçek İslam zannedenlerin bütün dayanaklarını, şiddetli bir tanrısal vuruşla paramparça etmektedir.


– Ciğer yemenin tarihçesi nedir?

– Emevi hanedanının İslam’a ve insanlığa yaptığı en büyük kötülük nedir?

– Hz. Osman’ın cenazesi neden üç gün kaldırılamadı?

– Hz. Ömer’in oğulları Sıffın savaşında hangi tarafta yer aldılar?

– Peygamber efendimizin torunlarından Hz. Hasan’ı kim zehirledi?

– Ellerindeki zincirle ve kanı yıkanmadan gömülmek isteyen sahabe kimdi?

– Emevi valilerinin kan donduran zalimlikleri!

– Emevi valisi Haccac’ın iki dağ arasında kurduğu ölüm hapishanesi ve zulümleri!

– Kabe’yi ateşe veren Emevi komutanı kimdi?

– İstanbul’un fethi için anılan hadis uydurma mıdır?

– Çağın Firavunu olarak tanımlanan, öz kızına tecavüz eden ve Kabenin ddamında şarap içmeye yemin eden Emevi halifesi kimdi?

– M.Akif, Kur’an tercümesini neden bıraktı?

-Hz. Muhammed’in halifelik makamıyla ilgili muhteşem öngörüsü neydi?

– Kur’an, kimleri lanetler?

– Kur’an da bahsedilen lanetli soylar kimlerdir?

– Kamu mallarını yemek, yolsuzluk yapmak Kur’an-ı Kerim’de nasıl lanetlenmiştir?

– Ateizm şirke girer mi?

– Peygamberimizin, kamu malını yiyenlere bakışını anlatan olay nedir?

– Kendisini Allah’ın halifesi olarak tanıtan ilk kişi kimdi?

– Kuran, halifelik kurumuna nasıl bakıyor?



TAĞUTİ REJİMLEREDE SAPIK FİKİRLER :Yaşar Nuri Öztürk "KUR'ANDA Kİ İSLAM" isimli kitabından : Hz. Peygamberin vefatindan sonra Kur'an devre disi birakilmistir. Kadın hayz halinde, namaz kılar, oruç tutar, Kur'an okur, tavaf eder diyor.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'E DİKKAT !!!
ALLAH İLE ALDATMAK -YAŞAR NURİ ÖZTÜRK :
 Yaşar Nuri Öztürk "KUR'ANDA Kİ İSLAM" isimli kitabından : Diyor ki:

1- Ebrehe'nin ordusunu helak eden siccin taşları, veba mikroplarıdır. (s. 45)

2- Mirac ruhani bir olaydır. (s. 58 )

3- Ayın ikiye ayrılma mucizesi, fiili değildir. Resulullah, böyle görüntü meydana getirdi. (s. 90)

4- Kur'anda kadere iman diye bir şey yoktur. (s. 93,95)

5- Davud Peygamber günah işlemiştir. Peygamberler günahtan beri değildir. (s. 101)

6- Kur'anı anlamadan okumak hatim sayılmaz. (s. 102)

7- Yolculukta bakımsız mescitlerde namaz kılmamalı, namazları cem etmelidir. (s. 104)

8- Cennette ALLAH görülmeyecektir. (s. 108)

9- Hazret-i Peygamber, ümmî değildi. (s. 110,334)

10- Cihazdan dinlemekle hatim olur. (s. 117)

11- Ölüler için Kur'an okunmaz. (s. 118-317)

12- Camilerdeki Muhammed v.s.nin ismi yazılı tablolar tevhid inancına ters düşer. (s. 120)

13- Resulullah, tek bir hadisin bile yazılmasına izin vermemiştir. (s. 127)

14- Hazret-i İbrahimin babası putperest idi. (s. 55)

15- Kur'anın hiçbir âyeti nesh edilmemiştir. (s. 157)

16- İslamiyette tenasüh (reenkarnasyon) vardır. (s. 161,249,257,283,312,320)

17- Kur'ana abdestsiz, gusülsüz el sürülür ve okunur. (s. 162,163,288)

18- Hazret-i Musa, günah işlemiştir. Bir kıbtiyi öldürmüştür. (s. 165)

19- Namazda her millet kendi lisanı ile okuyabilir. (s. 295)

20- ALLAHa ve ahirete inanan ve barışa yönelik hizmetler sergileyen herkes, ister yahudi, ister hıristiyan olsun cennete girecektir. (s. 367,493,511)

21- Namaz kılarken kıbleye yönelme şartı yoktur. (s. 580)

22- Mezhebi dörtte sınırlamak, İslama yapılabilecek en büyük kötülüktür. (s. 399)

23- Oruç kefareti diye bir şey yoktur. (s. 415) 

24- Dinden dönen, mürted olan öldürülmez. (s. 424)

25- Müslüman kadın, kitap ehli kâfirlerle evlenebilir. (s. 425) 

26- Kadın hayz halinde, namaz kılar, oruç tutar, Kur'an okur, tavaf eder. (s. 429)

27- Şahitlikte iki kadının bir erkeğe eşitliği yanlıştır. (s. 453,452)

28- Kadınlara da cuma namazı farzdır. Cuma namazı iki rekattır, diğerleri bid’attir. (s. 515)

29- Eskiden, köle kadınlardan ayırt edilmesi için, hür kadınlar örtünürdü. Bugün için böyle bir şeye ihtiyaç olmadığı için, kadınların örtünmesi farz değildir. (s. 529, 615)

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK'E DİKKAT !!!


Günümüzde son derece bozuk ve tehlikeli görüşlere sahip,SAPIK ve SAPTIRICI olan bu şahsın düşünce ve benliğine gösterilen hürmet,muhabbet,ilgi ve alaka bizi gerçekten hayrete düşürmüş derinden yaralamıştır.

Bundan dolayı bize de,bu zatın eserlerinde yediği haltları,kendisine körü körüne bağlı olan kardeşlerimize göstermek vacip olmuştur.

Yaşar Nuri Öztürkün Diğer SAPKIN 

GÖRÜŞLERİNDEN BAZILARI...

1. Otuz veya elli hadis disinda kalan hadisler uydurmadir.

2. Sahabe ve alimlerde dahil olmak üzere Kur'an’a sahip çikmadiklari için suçludurlar.

3. Hz. Peygamberin vefatindan sonra Kur'an devre disi birakilmistir.

4. Kur'an’dan uzaklasma hicri dördüncü yüzyilda meydana gelmistir.

5. Kur'an’dan baska kaynak kabul etmek sirktir. Çünkü Kur'an disinda hiçbir kaynagin korunma garantisi yoktur.

6. Mirac hadisi çeliskilerle doludur.

7. Yaziyi emreden rivayetler uydurmadir.

8. hadis diye yazilanlar Resulullah’in sözleri diye ona isnad edilmistir.

9. Hadisler hicri iki yüz yilindan sonra yaziya geçirilmistir.

10. Hadisler baglayici degildir. Hüküm kaynagi da olamaz çünkü çeliskilerle doludur.

11. Iki türlü sahabi vardir; a) Hz. Muhammed’in Sahabisi yani, inanmis olarak Peygamberi gören kimsedir. b) Allah Resulü Hz. Peygamberin Sahabisi yani, ruhani sevgiyle Peygamberimizin gerçek kisiligine dost olanlardir. Ikinci tür sahabi birincisinden daha büyüktür.

12. Size iki emanet birakiyorum hadisinde sünni çevreler, Allah’in kitabi yanina sünnet kelimesini eklemislerdir.

13. Orta namaz sabah namazidir.

14. Adetli olan kadinlar namaz kilip oruç tutabilirler.

15. Kadinin sesinin haramligi konusunda Kur'an ve sünnette delil yoktur.

16. Insanlara sadece Kur'an ve mütevatir hadisler nakledilmelidir.

- Sünnete misna tabirini kullanmaktan çekinmiyor.

- Görüslerinde, genelde Ebu Reyye’yi taklit ediyor.

- Simdiye kadar pek çok hadis aliminin uydurma dedigi hadisleri isine geldigi zaman delil olarak kullaniyor. Ayrica itibar edilmeyen kitaplardan nakiller yapiyor.

- Hadisleri inkâr ettigi halde esbab-i nuzül’le ilgili rivayetleri nakletmekten çekinmiyor.





Kanaltürk Tv ekranlarında soruları yanıtlayan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztür, islam diniyle, siyasetle, hastalık süreci ve gündemle ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Öztürk, program sırasında bir izleyiciden gelen "Cuma günleri yaptığınız program Cuma namazı saatine denk geliyor. Cuma namazı kılmıyor musunuz?"sorusu üzerine, 'enfeksiyon kapmamak için camilerden uzak durduğunu' söyledi.

"ENFEKSİYON KAPMAMAK İÇİN CAMİLERDEN UZAK DURUYORUM"

Doktorların talimatlarına uyarak hareket ettiğini söyleyen Yaşar Nuri Öztürk: "Kılmaz olur muyum? Kılıyorum. Benim birkaç ay, doktorların tamam diyeceği güne kadar topluluklara katılmam yasak. Enfeksiyon riski var. Kolay bir ameliyat, tedavi geçirmedim. Enfeksiyon riskinin en çok olduğu yer, dikkat edilmesi gereken yer de camiler ve havaalanlarıdır. Biliyor musunuz, ben 1 buçuk yıldan beri bir 40 dakikalık uçak yolculuğu yaptım. Enfeksiyon kapmamak için uçağa binmiyorum. Camilerden, cemaatlerden uzak duruyorum. " dedi.

Yaşar Nuri Öztürk TÜRKİYE'DE CUMA NAMAZI FARZ DEĞİLDİR

"Türkiye'de Cuma namazı farz değil midir?" sorusuna ise ilginç bir yanıt veren Öztürk,"Evet değildir. Bir çok İslam ülkesinde değildir. Orada derin anlamlar vardır. Cuma namazı cemaatle kılınan bir namazdır. O cemaatin vücut bulması, o cemaatin o namazı kılmak için toplandığı mekanın hassasiyetleri önemlidir. Fıkıhtan dikkate alındığı zaman bu dediğim doğrulanır" diyerek sözlerini daha fazla detaylandırmadı.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder