12 Eylül 2014 Cuma

ALEVİLİK-KOMUNİSTLİK-SABETAYİSTLİK ATATÜRK Sabetaycı Yahudilerin Alevilerin içine sızması




Alevilik ve Aleviler hakkındaki acı gerçekleri ifade etmek, hemen Alevi düşmanlığı olarak tanımlanamaz. Bu, Türkiye'nin gerçeği... Bu ülkeye on yıllarca kan kusturmuş Sol Marksist, Leninist, Komünist, Ateist terör örgüleri hep Alevi vatandaşlarımızın gençlerinden beslendiler. Cem evlerini de her fırsatta merkez üs yaptılar.

Aleviler karar vermeliler; Ateistler mi, Müslümanlar mı? Pek çok Alevinin hür iradesi ile açıkladığı gibi, gerçekte kendilerini gayr-i İslami bir unsur olarak mı kabul ediyorlar? Eğer Müslümanlarsa içlerindeki teröristleri temizlemeliler ve Türkiye'de rejimi hile ve eşkıyalık ile kuran, gerçek kimlikleri her meydana çıktığında kendilerini Alevi olarak tanıtan Sabetayistlerin basit kuklaları olmaktan vazgeçmeliler.

Evet, gerçek Aleviler dur durak bilmeden "Sabetayistlerin Alevilere Etkisi" ya da "Sabetayistlerin Alevilere Ettikleri" konulu araştırmalar yapmalılar. Bunu yaparken de Türkiye'ye Allahsızlığı, Komünizmi getirenlerin de Sabetayistler olduklarını, Nazım Hikmet'ten, Zekeriya ve Sabiha Sertel'e kadar, Musa Anter'e kadar pek çok idol ismin aslında gizli Yahudiler olduklarını göz önünde bulundurmalılar. Sol'un, Komünizmin amiral gemisi Tan Gazetesi'nin de Sabetayist Sertel'ler tarafından çıkartıldığını göz önünde bulundurmalılar.

Pek çok Alevi vatandaşımıza "Alevi-Bektaşi" olarak kabullendirilen Mustafa Kemal Atatürk'ün, gerçek bir Sabetayist Yahudi olduğu acı gerçeğini de kabul etmeliler.

Kafasındaki, Yahudi dini sembolü fötr şapka ile poz veren bir Alevi dedesinin, kafasındaki, dini inancı gereği taktığı fötr şapka ile poz veren bir Yahudi hahamından pek farkı olmadığını, saç, sakal ve bıyık tarzlarının bile aynı olduğunu artık kabul etmeliler.

Sabetayistlerin kendilerini Alevi diye tanıtmalarına da, Alevi gözükerek aralarına karışmalarına da, Türkiye'de Sabetayistlerin menfaatlerine uygun olarak kurulmuş bu rejimin ayakta kalmasını temin yolunda Alevi nüfus ve nüfuzunu kullanmalarına da müsaade etmemeliler.

İsrail'e gönül vermiş ve azılı İslam-Türk düşmanı Sabetayistler ile Anadolunun bağrından çıkmış Aleviler aynı eksende buluşamazlar. Hiçbir bahane ile ittifak edemez ve birlik olamazlar.
Ve Aleviler "Böyle gelmiş." ya da "Biz atamızdan böyle gördük." bahaneleri ile bu oyunlara alet olmaya devam edemezler.

İSLAMİYETTEKİ MÜSLÜMAN GÖRÜNEN YAHUDİ VE FİTNECİLER



Abdullah bin Sebe kimdir

Rafiziler ile biz de sünniyiz diyen bazı mezhepsizler, ibni Sebe diye bir kimse yok diyerek güneşi balçıkla sıvamaya kalkıyorlar. Buna yüzlerce kitaptan örnekler vermek mümkündür. El Şia ve El Sünne kitabının yazarı İhsan İlahi Zahir diyor ki:
İslam güneşi doğup her yere yayılınca, kâfirlerin ve müşriklerin kalbleri yanıp tutuştu. Kur’an-ı kerimde lanetlenen Yahudiler, İran Mecusileri, Hindular ile İslam’a hile ve tuzak hazırlamaya başladılar. Fitne çıkardılarsa da, kan dökülmesine sebep oldularsa da, Allah’ın nurunu söndüremediler ve hakiki İslam yani Ehl-i sünnet, çığ gibi her tarafa yayıldı. Bu dini söndüremezler de, çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Onlar, ağızları ile Allah’ın nurunu söndürmeye yelteniyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır.) [Saf 8]

İslamiyet’e ilk fitneyi de Yahudiler soktu. Müslüman gözüken, kâfirliğini gizleyenlerin başında Yahudi Abdullah bin Sebe geliyordu.