Yahudilik için,
1) tefecilik yeteneğinin büyük güçlere
kullanım ve değişim değeri olarak kiralanması,
2) Yahudi elitlerin üstün-seçilmiş kavim
asabiyesine dayalı dinsel milliyetçiliği
3- Yahudilik, dinciliktir.
3- Yahudilik, dinciliktir.
Yahudilik nedir?
1- Yahudilik, tefeciliğin kullanım ve değişim değeridir
Yahudilik nedir? Sorusuna verilebilecek ilk cevap, 'bu soruyu bize sorduran nedenlerdir', olabilir. Nedir bu nedenler? Güncel olarak süper güç ABD'nin müttefiki, küresel finans-kapitalin önemli bir kısmını yöneten ve kendisini sürekli mağdur ve zalim halinde yeniden üreten bir Yahudi topluluğunun varlığı. Yahudilik, kendisini doğuran ilk saiki, yani yükselen bir politik imperium'a (Perslere) kahyalık karşılığında var olma şansı yakalama yeteneğinin sürdürülülebiliyor oluşudur. Yahudilik, kısaca, bir topluluğun kendisini varolmak için adadığı 'kullanım ve değişim' değeridir.
Tarihte, insan topluluklarının var kalmak için kan bağına (aşiret, kabile) ya da bir toprağa tutunduğu, ancak varlığını sürekli kılma çabası yerine 'öteki' ilekarışarak insanlık ailesinin parçası haline dönüştüğünü biliyoruz. Şu veya bu şekilde en ücra coğrafyalarda dahi yaşayan bir topluluk, bir şekilde yüzyüze geldiği başka bir toplulukla ilişkiye geçerek sentezlenir, dönüşür, yenilenir. Bunun iki istisnası vardır. Çingeneler ve Yahudiler.
Çingeneler, Hind kökenli oldukları iddia edilen ve kendi halinde yaşamaktan başka bir iddiaları olmayan, çoğu zamanda kenarda da olsa yaşadıkları toplumla uyum içinde bütünleşebilen topluluklardır.Çingene, ekip biçmez, yerleşmez, üretmez, zanaat, askerlik, siyaset sevmez. Sadece üretenlerden yaşayacak kadar ister.
Yahudileri akraba oldukları çingenelerden ayıran husus, aynı çingene karakterine sahip olmakla birlikte, isteklerini, dışardan baktıkları insan topluluklarının birbiriyle ilişkisinin bir biçimi olan alışverişte aracılık yaparak, yani üretmeden en karlı çıkılan pozisyonda durarak elde etmeyi öğrenmiş olmalarıdır. Yaşadıkları topluma, hatta insanlık ailesine karışma, bütünleşme, ya da bir toprağa aidiyet gibi çabalardan ısrarla uzak durmaları, aksine inatla kendilerine ait bu yabancılık asabiyesini korumaya çalışmaları, işte bu aracılık sırrını sihirli bir varolma yolu, yani fazla çabalamadan başkalarının emeğinden faydalanma tekniğine dönüştürmüş olma hazzından kaynaklanır.. Bu yabanilik, 'seçilmiş kavim' inancıyla ikame edilir, ancak sorun daha farklı bir yerdedir. Seçilmiş kavim inancı da dahil, Yahudiliği var eden temel saik, bu topluluğun ileri gelenlerinin özenle koruduğu 'Torah (Tevrat-Töre) ve Talmud gibi dinsel karizma referansları sayesinde içe dönük kapalı kabile asabiyesini sürdürme ve bu asabiyeyi tarihin her döneminde yükselen güçlere kullanım ve değişim değeri olarak kiralama kabiliyetidir.
1- Yahudilik, tefeciliğin kullanım ve değişim değeridir
Yahudilik nedir? Sorusuna verilebilecek ilk cevap, 'bu soruyu bize sorduran nedenlerdir', olabilir. Nedir bu nedenler? Güncel olarak süper güç ABD'nin müttefiki, küresel finans-kapitalin önemli bir kısmını yöneten ve kendisini sürekli mağdur ve zalim halinde yeniden üreten bir Yahudi topluluğunun varlığı. Yahudilik, kendisini doğuran ilk saiki, yani yükselen bir politik imperium'a (Perslere) kahyalık karşılığında var olma şansı yakalama yeteneğinin sürdürülülebiliyor oluşudur. Yahudilik, kısaca, bir topluluğun kendisini varolmak için adadığı 'kullanım ve değişim' değeridir.
Tarihte, insan topluluklarının var kalmak için kan bağına (aşiret, kabile) ya da bir toprağa tutunduğu, ancak varlığını sürekli kılma çabası yerine 'öteki' ilekarışarak insanlık ailesinin parçası haline dönüştüğünü biliyoruz. Şu veya bu şekilde en ücra coğrafyalarda dahi yaşayan bir topluluk, bir şekilde yüzyüze geldiği başka bir toplulukla ilişkiye geçerek sentezlenir, dönüşür, yenilenir. Bunun iki istisnası vardır. Çingeneler ve Yahudiler.
Çingeneler, Hind kökenli oldukları iddia edilen ve kendi halinde yaşamaktan başka bir iddiaları olmayan, çoğu zamanda kenarda da olsa yaşadıkları toplumla uyum içinde bütünleşebilen topluluklardır.Çingene, ekip biçmez, yerleşmez, üretmez, zanaat, askerlik, siyaset sevmez. Sadece üretenlerden yaşayacak kadar ister.
Yahudileri akraba oldukları çingenelerden ayıran husus, aynı çingene karakterine sahip olmakla birlikte, isteklerini, dışardan baktıkları insan topluluklarının birbiriyle ilişkisinin bir biçimi olan alışverişte aracılık yaparak, yani üretmeden en karlı çıkılan pozisyonda durarak elde etmeyi öğrenmiş olmalarıdır. Yaşadıkları topluma, hatta insanlık ailesine karışma, bütünleşme, ya da bir toprağa aidiyet gibi çabalardan ısrarla uzak durmaları, aksine inatla kendilerine ait bu yabancılık asabiyesini korumaya çalışmaları, işte bu aracılık sırrını sihirli bir varolma yolu, yani fazla çabalamadan başkalarının emeğinden faydalanma tekniğine dönüştürmüş olma hazzından kaynaklanır.. Bu yabanilik, 'seçilmiş kavim' inancıyla ikame edilir, ancak sorun daha farklı bir yerdedir. Seçilmiş kavim inancı da dahil, Yahudiliği var eden temel saik, bu topluluğun ileri gelenlerinin özenle koruduğu 'Torah (Tevrat-Töre) ve Talmud gibi dinsel karizma referansları sayesinde içe dönük kapalı kabile asabiyesini sürdürme ve bu asabiyeyi tarihin her döneminde yükselen güçlere kullanım ve değişim değeri olarak kiralama kabiliyetidir.
Persler sayesinde dönemin zenginlik merkezi Kudüs ve civarının tefecilik tekelini alan Yahudi tüccarlar, bu misyon ve rolü tarih boyunca yükselen her güce kiralamıştır. Fenike, Sur, Samarya, Kudüs…Akdeniz, Nil, Kızıldeniz, Bara körfezi, Fırat/Dicle kavşağıdır. Yani Hindistan, İran, Yemen, Mısır, Anadolu ve Yunanistan-ki antik çağın dünyasının merkezi buralardır- arasındaki tüm ticaret, alışveriş, yolculuk, bilimsel, teknolojik ve kültürel üretim, bu kavşakta gerçekleşmekte, değiştokuş edilmektedir. Yahudi hahamlar ve tapınakları, bugünkü manada birer bankadır ve Yahudilik, Persler çağında yaşadığı altın yılları hep özlemle anmış, kudüsü ve Süleyman tapınağını da bu özlemin sembolü yapmıştır. O dönemde tatlı karlar elde eden ve üretmeden kazanmanın yollarını öğrenen sonradan görme bu topluluklar, Yahudilik kimliği icat ederek kendilerine bir asabiye bulmuştur. Yani Yahudilik herşeyden önce bir etnos, bir ırk değildir. yahudilik bir ortak asabiyenin süreklileştirilmesiyle oluşmuş bir tefeci asabiyesidir. Bu asabiye, işte bu tatlı kazanç yollarınınsüreklileştirilmesi, kalıcılaştırılması için gereklidir. Tarihte var olmuş bir çok önemli kavmin, topluluğun uygarlıklar yarattıktan sonra bile yok olmasına rağmen, Yahudiliğin hala yaşıyor oluşu, bu dinselleştirilmiş asabiye olgusundan kaynaklanır. Buradan Yahudiliğin bir diğer tanımına ulaşırız.