YAZARINDAN KİTABIN ÖZETİ:
Yine şunu üzülerek görüyoruz ki, konuya menfi bir tavırla yaklaşanları başında yabancı ideoloji mensupları geliyor. Onlar için bu tür konular, hedefe götüren bir vasıtadan ibarettir.
İşin içinde memleketi karıştırıp, milleti düşman kamplara ayırmak isteyen dış güçlerin varlığı ayan-beyan ortada.
Ve yine "Aleviliği" ve "Ehl-i Beyti" siyasi menfaatlerine alet etmek isteyenler var. Onu, dini kimliğinden ayırıp bir felsefi teori gibi göstermek isteyenler var¦
Özellikle bazı yazarları Aleviliği islam dışı bir inanış biçimi gibi gösterme
gayretleri, kendisini Müslüman olarak gören ve elinden
geldiği kadarıyla da inancını yaşamaya çalışan milyonlarca insanımızı rencide
ediyor. işte bu yüzden 'Alevilik Müslümanlık mı?' derken, onları içinden
birisi olarak bu konuyu öz kaynaklarına dayanarak irdelemeye çalıştık. Alevi-islam
ilişkisini kurmaya çalışırken özellikle hepimizi birleştiren ve aynı ortak
paydada buluşturan "Ehl-i Beyt" sevgisi üzerinde
durduk.
Günümüzde şunu da üzülerek görüyoruz ki asırlardır aynı
Allah'a, aynı Kitab'a, aynı Peygamber'e inanan, aynı kıbleye yönelen, sevinçte
ve tasada aynı duyguları yaşayan bu vatanı insanları ne hikmetse bugün ayrı din
mensupları gibi gösterilmeye çalışılıyor. Sanki bir tarafta "Ehl-i
beyt" taraftarları, diğer tarafta "Ehl-i beyt" karşıtı insanlar
varmış gibi lanse ediliyor.
Tabi bütün bu toz- duman bulutunun arasıda kaybolan, kendi
değerlerinden, kültüründen uzaklaşmış bir gençliğin feryadı ise
kulakları tırmalıyor. Kendi kültürünü tanımayan gençlerin bir kısmı, ideolojik
akımlar ve misyoner tuzakları için kolay bir av olabiliyor. işte son günlerde
medyaya yansıyan haberler de vehametin ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu
gösteriyor.
Yeni nesillerin arayış içinde oldukları gün gibi ortada.
inancını tayin etmeye çalışan, "Ben neyim?", "Müslüman
mıyım?", "O halde Müslümanlık nedir?", "Aleviliğin dindeki
yeri nedir?", "Ehl-i beyt nedir? Kimlerdir?" gibi soruları kendisine
soran, sorgulayan bir gençlikle karşı karşıyayız!
Dolayısıyla bütün bu olan bitenlere kayıtsız kalmak mümkün
değildir. Bu işi istismar edenlerin meydanda cirit attığı bir dönemde, artık bu
işin gerçek sahiplerinin, işin erbabı ilim adamları meseleye el koymaları
zamanı gelmiş de geçmek üzeredir bile.Yine bizi bu sahada yazmaya zorunlu kılan sebeplerden biri de
bulunduğumuz çevredeki gözlemlerimizdir. Gözlemlediğimiz kadarıyla, bu inanç ve
değerleri taşıdığını söyleyen insanlar, maalesef gerekli bilgi ve donanıma
sahip değildir.
"Ehl-i beyt nedir?" , "12 imamlar
kimlerdir?", "Bu insanlar nasıl bir hayat yaşamış? Neye hizmet
etmişlerdir?" gibi soruları cevabı ne yazık ki çoğu zaman yanıtıı
bulamamıştır.
Tabi, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Bu ayıptan
kurtulmanı yolu da yine Hz. Ali Efendimizde ifadesini bulan ilim ve irfan
yoludur.
"Bana bir harf öğretenin kölesi olurum" diyen Hz.
Ali' yi örnek alan bizler, binlerce harf öğreten ilim-irfan sahiplerinin,
öğretmenlerin ve kitapları takipçisi olabilmeliyiz. Zamanı bu bilgi çağında,
her türlü hurafe ve kulaktan dolma asılsız bilgiler yerine doğru ve güvenilir
kaynaklara yönelmeliyiz.
Bizim de gayemiz, temel kaynaklar ışığında bir nebze de olsa
hakikate giden yolu gösterebilmektir. Alevilik adına yetkili-yetkisiz,
bilen-bilmeyen herkesin çıkıp konuştuğu şu ortamda, işin içersinde olan ve
yıllardır bu konularda araştırma ve gözlem yapan biri olarak siyasi ve ticari
hiçbir amaç gütmeden tamamen saf bir niyetle karanlığa bir mum da biz yakmak
istedik. Mevzuyu, kendisine zorla yakıştırılmak istenen siyasi, ideolojik,
felsefi ve hayali paslarından arındırıp ilmi ve objektif olarak incelemekte
fayda gördük. Bu ümit ve temenniyle yola çıktığımız bu alanda böylesine
mütevazi bir eser ortaya çıktı.
Yüce Rabbimden niyazım, bu eserin hayırlara vesile olmasıdır.
Gayret bizden, başarı ve lütuf Allah' tandır.
İHSAN ÜNLÜ ELİNE,
BELİNE ,DİLİNE HAKİM OLAN, KUR'AN'I HAK KİTAP, HZ. MUHAMMED'İ RESUL, HZ. ALİ'Yİ
ÖNDER KABUL EDEN ,İNSAN SEVGİSİ İLE DOLU, SİYASİ EMELLERİ İÇİN ALEVİLİĞİ
KULLANMAYAN TÜM CANLARA SELAM OLSUN !
İSLAM DIŞI GÖSTERİLMEYE
KARŞI ÇIKAN ALEVILER FEDERASYON KURDU
Aleviliği İslam dışı gösteren açıklamalar Alevi
toplumunu hareketlendirdi. ‘Müslümanız’ diyen vakıflar birleşerek ortak
hareket etme kararı aldı.
Bu çerçevede 9 Alevi vakfı, Alevi Vakıfları Federasyonu
(AVF) adı verilen yeni bir oluşum gerçekleştirdi. Federasyona katılmak
isteyen vakıfların İslam’ın temel değerleri olan Allah inancına sahip
olması, Hz. Muhammed’in peygamber ve Hz. Ali’nin de O’nun halifesi olduğu
gerçeğini kabul etmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz hafta kuruluş sürecini
tamamlayan federasyonun Genel Başkanı Doğan Bermek, amaçlarının Alevi-İslam
inancını yaşatmak ve yaymak olduğunu ifade etti. Bermek, Aleviliği İslam dışı
göstermeye çalışanlara tepki gösterirken, “Onlar Aleviliği kendi ideolojileri
ve siyasi amaçlarına alet etmek istiyorlar. Federasyonun kurulmasına bizim
katkımız yüzde 45 ise onlarınki yüzde 55. Onlar konuştukça Aleviler bize
yöneliyor.” dedi. Bermek, Alevilere İslam inancının öğretilmesi için Diyanet
ve ilahiyat fakültelerinden destek beklediklerini vurguluyor.
Aleviliğin tanımına yönelik tartışmalar 1990’lı
yılların ortalarında başladı. Faik Bulut’un “Ali’siz Alevilik” iddiasıyla
başlayan tartışmalar, Alevi Bektaşi Birlikleri Federasyonu (ABBF) Genel
Başkanı Ali Doğan’ın “Alevilik, İslam dışıdır.” sözleriyle yeni bir boyut
kazandı. Aynı dönemde Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı
Turgut Öker de Ali Doğan’ı destekleyen açıklamalarda bulundu ve mecburi din
derslerinin kaldırılması için kampanya başlattı. Erdoğan Çınar’ın,
Alevilerin, insanın maymundan evrimleştiğini ileri süren Darwin teorisine
binlerce yıldır inandığını ileri sürmesi; Erdoğan Aydın’ın ise Alevilikteki
Hz. Ali ile gerçekteki Hz. Ali’nin farklı kişiler olduğunu iddia etmesi ve 12
İmam’a yönelik eleştirileri tartışmaları doruk noktaya çıkardı. Son olarak
sosyolog Kamil Fırat’ın yaptığı ‘Kentleşen Aleviler’ adlı araştırmasıyla,
Alevilerin “Dinsel kimliğinizi nasıl açıklarsınız?” sorusuna cevap olarak
yüzde 34,5’inin sadece “Alevi”, yüzde 32’sinin “hem Müslüman, hem Alevi” ve
salt “Müslüman’ım” diyenlerin ise yüzde 12,1 olduğu ortaya çıktı. Aynı
araştırmada ateist olduğunu ifade edenlerin oranı ise yüzde 14,6 çıktı.
Doğan Bermek, Alevileri İslam dışı göstermeye yönelik
tartışmaların bir taraftan Alevileri üzerken, diğer yandan ise faydalı
sonuçların ortaya çıkmasına vesile olduğunu söyledi. “Aleviler bu tartışmalar
sebebiyle İslam’ı daha çok araştırmaya başladılar.” diyen AVF Genel Başkanı,
söz konusu iddiaları ortaya atanlara ise şu soruyu yöneltiyor: “Cemlerimizde
Allah, Muhammed, Ali diyoruz. Madem Alevilik İslam dışı, öyleyse Cem’de ne
söylüyorsunuz?”
AVF Genel Başkanı Bermek, Alevi İslam inancının
yaşatılmasını amaç edinen federasyona şu ana kadar Türkiye’de faaliyet
gösteren 17 Alevi vakfından 9’unun katıldığını ve 5 vakfın da üyelik için
gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirme aşamasında olduğunu belirtti. Birliğe ilk aşamada 9 vakıf katıldı Federasyona ilk aşamada Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi
Vakfı (Cem Vakfı), Anadolu Bilim Kültür ve Cem Vakfı, Gazi Kültür Vakfı,
Haydar Eren Kültür ve Eğitim Vakfı, Kartal Cemevi Kültür Eğitim ve Sosyal
Dayanışma Vakfı, Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı, Adalar Cem Vakfı, Hüseyin
Gazi Kültür Sanat Vakfı ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın
katıldığını kaydeden Bermek, federasyon kuruluşu başvurusunu temmuzun ilk
haftasında İstanbul Valiliği’ne yaptıklarını söyledi. Bermek, Cem Vakfı Genel
Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın ‘onursal başkan’ olduğu federasyona, Aleviliğin
tanımında anlaşamadıkları için Mürteza Demir’in genel başkanı olduğu Pir
Sultan Abdal, 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nı, Ali Doğan’ın genel başkanı
olduğu Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Fermani Altun’un genel
başkanı olduğu Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nı davet etmediklerini kaydetti.Doğan
Bermek, federasyonun devletin muhatap kabul edebileceği marjinal olmayan bir
kuruluş olduğunu ifade ediyor. Alevilerin sorunlarını kamuoyunun gündemine
taşımayı amaçladıklarını belirten AVF Genel Başkanı, şunları kaydediyor:
“Alevi İslam inancını benimsemiş insanlarımızın inançlarını öğrenebilmeleri
için çalışacağız. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve ilahiyat
fakültelerinin desteğini istiyoruz.” ( 16.07.2005 Tarihli
Gazeteler)
ALEVİLERİN 'GAYRİMÜSLİM' OLMASINI İSTEYENLER VAR
"... Dışarıda, Almanya'da, Avrupa Alevi
Birlikleri Konfederasyonu'nun desteklediğini biliyoruz. İçerde ise güçlü
destekçiler var. İçerdekiler Alevilerin gayri müslimleşmesini istiyorlar. İki
nedenle istiyorlar bunu. Devletin içinde odaklanmış bir grup Alevi,
inançlarına dönerlerse Şiileşeceklerini düşünüyor. Bu dönüşün, Türkiye'nin
büyük Şii komşusu tarafından kullanılabileceği endişesi içindeler. İkincisi
ise Aleviler Sünnileşirse ya da laikliği bu kadar güçlü savunmaktan
vazgeçerlerse, bu sefer İslamcı cephenin güçleneceğini düşünüyorlar. Devletin
içindeki bu gruplar Alevilerin gayri-müslim ya da dinsiz olmasını iyi bir şey
olarak görüyor. Kendi halindeki bu dernek ve kurumların bu kadar güçlü ses
çıkarmaları, devlet içindeki bu gruplar sayesinde oluyor. Devlet içindeki
güçlerle, bu dernek ve kurumların ilişkisi de var. "Alevi yazar
Reha Çamuroğlu ( 17.06.07)
Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Merkezi Vakfı Genel
Başkanı Hasan Meşeli, Aleviler üzerinde yeni oyunlar oynandığını, Sünnilerle
Alevilerin karşı karşıya getirilmek istendiğini belirterek, “Yeni Madımak’lar
oluşturma gayretleri var.” diyor. Meşeli, ayrıca, bazı Alevi dernek ve
vakıfların başında “ateist” insanların olduğunu iddia ediyor. Aksiyon:
15.08.2005
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih
Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce: Sünni İslam’ın dışından bir Alevilik
tezi ortaya atıldı. Bu da içi boş bir Aleviliği doğurdu. Ateist olan
Alevilerin yanı sıra Hıristiyanlaşan Alevi gruplar çıktı ortaya. Almanya’da
15 bin Alevi Hıristiyan oldu. Alevilerin bir kısmı neden Hıristiyanlığı
seçiyor? : Zaten asıl problem orada. Dünya Kiliseler Birliği, Aleviler
üzerinden misyonerlik faaliyetlerine başladı. Bu noktada Almanya’ya dikkat
çekmek istiyorum. ABD ile enerji kaynakları konusunda bir mücadeleye giren
Almanya, Protestan Hıristiyanları kullanarak Türkiye üzerinde nüfuz sağlamaya
çalışıyor. Mesela, Doğu’daki 18 üniversiteyi kendisine göre tasnif ediyor.
Kürtler, Aleviler ve karma modelleri devreye sokuyor. 30.04.2007
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder