5 Aralık 2014 Cuma

ŞEYTAN PUSUDAKİ DÜŞMAN. HİÇ VAZGEÇMEDİ, VAZGEÇMEYECEK. İnsan, hayata gözlerini açtığı andan itibaren Şeytanla randevusu da başlıyor.Âdemoğlundan doğduğu vakit, şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur..


Resul-i Ekrem tarafından belirtildiğine göre Şeytan, daha doğarken insana dokunmakta ve musallat olup ağlatmaktadır: 

Hemen her insana, çocukluk çağında, cinlerin ve şeytanların çocukları arkadaşlık etmekte, gençliğinde kötülüklere sürüklemekte, yaşlılığında sinirli, asabi ve çekilmez olması için ellerinden geleni yapmakta, ümitsiz ve isyancı olması için bütün gücüyle çalışmaktadırlar.

Bu demektir ki insan, kendi işinde, gücünde çalışıp didinirken onu sürekli takip eden, boşluklarını arayan pusuya yatmış bir şeytan var ve sürekli saptırmaya, yanıltmaya ve aldatmaya çalışmaktadır...

Pusudaki düşman, hemen herkesin hiç düşünmeden aklına gelen ilk şey: Şeytan! Çünkü şeytan, görünmeyen, bilinmeyen ve insanların sürekli gözlerini boyayıp aldatan, yollarına pusu kurup, sapıtacağı anı gözleyen ve kendisini çok iyi gizleyen, insanın baş ve ezeli düşmanıdır...

Şeytan kartlarını gizler ve hiçbir zaman açık oynamaz. Oyunda sürekli hile yapar ve fark edinceye kadar da insanı kayba sürükler, kendisi bir şey kazanmasa da insanı kaybettirmekten büyük zevk alır.

Şeytanı tanımak, insanın onun tuzaklarından ve oyunlarından haberdar olması demektir. Şeytanı bu şekilde erken teşhis yöntemiyle tanıyan insan, kısmen de olsa oyun ve hilelerinden korunmuş olur...

Bu amansız düşmanı tanımak için bu kitabı okumanız yeterli olacaktır sanırım...

Şeytan, pusudaki düşmanımız olarak bizi, bizden çok iyi bilir ve tanır. Bize karşı kullanabileceği bütün zaaf ve zayıf yönlerimizi, açıklarımızı çok iyi bilir. Hiçbir zaman kendi gerçek kimliği ile karşımıza çıkmaz. Bazen kadın, bazen erkek, bazen çocuk, bazen büyük, bazen öğrenci, bazen öğretmen, bazen âlim, bazen zalim, bazen şeyh, bazen veli, bazen peygamber, bazen usta, bazen çırak, bazen en tepede, bazen de en altta birini temsilen karşımıza çıkar ama asla belli etmez...

Siz onu fark edinceye kadar o, görevini yapar ve işini bitirir. Genellikle işlerinde insanları kullanır ve özellikle şımarmaya, kibirlenmeye, hükmetmeye veya sefih, zaaflarına düşkün, serkeşliğe yatkın insanları kullanır. Kadın, para, makam, şöhret, şehvet ve korku en sevdikleri arasındadır. Hatta şu anda dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi kadınları kullanmayı çok sever ve onları oltasına yem olarak takıp istediğini kolayca avlar. Keza parayı seven insanları çok kolay kullanır ve o tür kimselere en küçükten en büyüğe manevi değeri olan her şeyi, hatta ülkesini bile sattırır. Kabahat ve kusur kabul etmez, hatta onların kişisel hak ve özgürlükleri olduğunu savunur, savundurur...

Kısacası şeytan, tamamen gizlenmiş olarak sürekli pusudadır ve orada ağını kurup düşecek sinekleri, böcekleri bekleyen örümcekler gibi, tam 24 saat, gözünü kırpmadan bekler..

Cinler, kızgın gaz kökenli bir varlık türüdür. Bu türün atasının adı Cann'dır. Âdem'den önce yaratılmış olup, kendisi ve soyu Allah'a ibadetle, yani arzın yaratılış hikmetine uygun olan imar, ıslah ve ikmal düzenini gerçekleştirmekle vazifelendirilmiştir. 

Ancak, onlar bu vazifelerini yerine getirmemişler, bozgunculuk yapmışlardır. Bunun üzerine, Yüce Allah onların yerine insanların atası Âdem'i yaratacağını, arzın hâkimiyetini O'na ve oğulları'na vereceğini, cinlerin yerine getirmedikleri vazifeleri onlara yükleyeceğini meleklere ve cinlere bildirmiş, saldırmazlığı ve saygı duymayı ifade etmek üzere O'na secde etmelerini emretmiştir. 

ŞEYTANIN 7 SORUSUMelekler ve ''İblis''adlı cinden başka bütün cinler bu emre uymuşlardır. Arzın hâkimiyetinin kendi soyunun elinden alınarak, aşağı kabul ettiği toprak kökenli Âdem'e ve oğullarına verilmesini içine sindiremeyen İblis, kendi muhakeme ve hür iradesine dayanarak bu emre uymamakta direnmiş, pişmanlık duymadığı ve özür dilemediği için lanetlenmiştir. 

Ancak, mutlak âdalet'in gerçekleşmesi için, Yüce Allah İblis'i helâk etmeyerek,insanların son bulmasına kadar O'na yaşama ve Âdem'e olduğu gibi, oğullarına da düşmanlık etme fırsatını vermiştir. Böylece, insanların nefisleri yanında, ikinci bir düşmanları daha ortaya çıkmıştır.

KUR-AN'DA ŞEYTAN
1. Sinsi ve Yalancıdır.-(İbrahim Suresi, 22)
2. Azgın ve Kaypaktır.-(Hac Suresi, 3)
3. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter.-(İbrahim Suresi, 22)
4. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur.-(Nisa Suresi, 117)




5. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir.-(Enfal Suresi, 11)
6. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster.-(Araf Suresi, 17)
7. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır.-(Al-i İmran Suresi, 175)
8. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır.-(İsra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91)
9. İnsanları, Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır.-(Araf Suresi, 20-21)
10. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır.-(Fatır Suresi, 5-6)
11. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster.-(Al-i İmran Suresi ,155)
12. Yalan Vaadlerde Bulunur.-(İbrahim Suresi, 22)
13. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır.-(Nisa Suresi, 119-120)
14. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir.-(Neml Suresi, 24)
15. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır.-(Bakara Suresi, 268 )
16. Kibir Vermeye Çalışır.-(Sad Suresi, 74-75)
17. Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder.-(Nisa Suresi, 38 )
18. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır.-(Zuhruf Suresi, 36-37)
19. Unutkanlık ve Dalgınlık verir.-(Mücadele Suresi,19) (En’am Suresi, 68 ) (Kehf Suresi, 63)
20. Duygusallık Telkini Yapar.-(İsra Suresi, 64) (Mümtehine Suresi,1-3)
21. Detaylara Daldırır.-(Bakara Suresi, 67-71)
22. İsrafa Teşvik Eder.-(İsra Suresi, 26-27)
23. Gerçek şu, şeytan size düşmandır,öyleyse siz de onu düşman edinin.-(Fatır Suresi, 6)

ŞEYTAN PUSUDAKİ DÜŞMAN. HİÇ VAZGEÇMEDİ, VAZGEÇMEYECEK.

Pusudaki düşman, hemen herkesin hiç düşünmeden aklına gelen ilk şey: Şeytan! Çünkü şeytan, görünmeyen, bilinmeyen ve insanların sürekli gözlerini boyayıp aldatan, yollarına pusu kurup, saptırabileceği yerleri, konuları ve saptırma anını gözetleyen ve kendisini çok iyi gizleyen, insanın baş ve ezeli düşmanıdır…
Hayat, asla bir kumar değildir ama basit bir oyun yoluyla örnek verecek olursak şeytan, elini ve kartlarını gizler; hiçbir zaman açık oynamaz. Oyunda sürekli hile yapar ve fark edinceye kadar da insanı kayba sürükler, kendisi bir şey kazanmasa da insanı kaybettirmekten zevk alır. Şeytanı tanımak, insanın onun tuzaklarından ve oyunlarından haberdar olması demektir. Şeytanı bu şekilde erken teşhis yöntemiyle tanıyan insan kısmen de olsa oyun ve hilelerinden korunmuş olur. Bu amansız düşmanı tanımak için bu kitabı okumanız yeterli olacaktır sanırım…


“Aman, sen de… Şimdi şeytan mı kaldı… Artık herkes şeytan olmuş; şeytana ne gerek var…” gibi şeyler, şeytanın duymak istediği, en harika sözlerdir. Doğrudur, insanlar da şeytanlaşmış olabilirler; ancak bunlar da zaten şeytanın, insan boyutuna geçmiş olanlarıdır…

Kur’an-ı Kerim’den edindiğimiz bilgiye göre, şeytanlar iki kısma ayrılıyor. Bir boyutunda, cinlerden olan meşhur şeytan yani İblis ve çocukları, torunları ile avenesi vardır. Çünkü İblis, mevcut bütün şeytanların ve şeytan soyunun atasıdır. Diğer boyutta şeytanlaşmış insanlar vardır. Bu kesimi de, tutum ve davranışlarında, fikir ve felsefesinde şeytana uyan veya ona tapan ve onu kendisine lider kabul edip peşinden giden insanlar oluşturmaktadır. Çok açık olarak peygamberlerin bile peşine takıldığı ifade edilen şeytandan korunmak ve kurtulmak yine o peygamberlerin yolunu takip etmekle mümkün olacaktır.
Bu konuda Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır:
“İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.”(En’âm, 6: 112)

Her peygambere görevleri ve kendilerine tabi olanlara yol göstermeleri ve şeytana karşı hazırlamaları bakımından musallat edilen ve bizim için de oldukça önemli olan bu husus, asla atlanılmaması gereken bir husustur. Onlar zaten cennetle müjdelemiş ve masumiyet perdesi altında korunmaktadırlar. İş bize düşüyor. Bize de Kuranı Kerimde şu tavsiyede bulunulmaktadır:
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”(Nas, 114: 1-6)
O halde, bunu dilimizden düşürmeden okumalı ve sürekli şeytana insan ve cin şeytanlarına ve onlardan gelebilecek zararlara ve tehlikelere karşı uyanık olmalıyız.
Şeytan, pusudaki düşmanımız olarak bizi, bizden çok iyi bilir ve tanır. Bize karşı kullanabileceği bütün zaaf ve zayıf yönlerimizi, açıklarımızı çok iyi bilir. Hiçbir zaman kendi gerçek kimliği ile karşımıza çıkmaz. Bazen öğrenci, bazen hoca, bazen âlim, bazen zalim, bazen şeyh, bazen veli, bazen peygamber, bazen usta, bazen çırak, bazen en tepede, bazen de en altta birini temsilen karşımıza çıkabilir ama asla belli etmez. Siz onu fark edinceye kadar o, görevini yapar ve işini bitirir. Son günlerde yaşadıklarımız da bundan başka bir şey değildir. İşte bu yüzden şeytandan Allah’a sığınmalıyız.
Şeytan, genellikle işlerinde insanları kullanır ve özellikle şımarmaya, kibirlenmeye, hükmetmeye veya sefih, zaaflarına düşkün, serkeşliğe yatkın insanları kullanır. Kadın, para, makam, şöhret, şehvet ve korku gibi duygular, en sevdikleri arasındadır. Keza, şirk, zina, iftira, gıybet, suizan, bir türlü hata kabul etmeme ve karşı tarafı itham etme ve ettirme en çok sevip başardığı konular arasındadır.

Her insanın bir seri zaafları vardır. Kendisini eğitmiş olanların bile en azından birkaç tane zaafı vardır. Hatta bu tür kimselerin en büyük zaafı, “şeytan bana yaklaşamaz veya biz o makamı çoktan geçtik” gibi, mümine yakışmayan sözlerdir. Unutulmamalıdır ki, şeytanın en büyük marifeti yani başardığı en güzel şey, kendisini inkâr ettirmek, yapılan bir hata veya günahta payı olmadığını kabul ettirmektir. İşte böyle bir insanı yakaladığı zaman seviyesi ne olursa olsun gözünün yaşına b akmaz, ona kancayı takar. Bundan sonra onu istediği gibi kullanır. O zavallı da yaptıklarını doğru sanır ve kendini hep haklı görür.

Şeytan, kadınları kullanmayı çok sever ve onları oltasına yem olarak takıp istediğini kolayca avlar. Bu yüzden her şeyi berbat eden bir yığın insan vardır. Keza parayı seven insanları çok kolay kullanır ve o tür kimselere en küçükten en büyüğe manevi değeri olan her şeyi, hatta ülkesini bile sattırır. Kabahat ve kusur kabul etmez, hatta bu işi, onların kişisel hak ve özgürlükleri olduğunu bile savundurup, savundurarak yapar. Makam ve şöhret ise şeytanın azgın ve kontrolsüz atları gibidir. Üzerine biner ve malı olmayanları da kendisine mal ettirir. Kardeşlerini ve yakınlarını bile ezer geçer de zerrece vicdanı sızlamaz; “ne yapıyorum ben?” demez, dedirtmez.

Kısacası şeytan, her müminin en yakınındaki sinsi düşmanıdır ve tamamen gizlenmiş olarak sürekli pusudadır. İnsanın hemen kalbinde ve ele geçirdiği diğer organlarından herhangi birinde, ağını kurup düşecek sinekleri, böcekleri bekleyen örümcekler gibi, tam 24 saat, gözünü kırpmadan ağına düşecek hasta ruhlu, zaaflarına yenik düşebilecek insanları bekler…
Dr.Arif Arslan


Kulları kıyamete kadar saptırmak için mühlet istedi. Verildi. Yemin etti. Sağlarından, sollarından, önlerinden, arkalarından yaklaştı. Günahı işleyen kuldu. Çünkü ona uydu. Huzurdan kovulmuş şeytan hiç vazgeçmedi, vazgeçmeyecek.

Yoksa Şeytan çift cinsiyetlimi ?

Allah'a, meleklere cinsiyet yakıştırması yapılır ama ilginçtir ki Şeytan cinsiyetten münezzehtir. Kimse Şeytan'ı erkek ya da dişi olarak algılamaz.

 Kur'an'da Şeytan'ın cinlerden olduğu yazılıdır ama ne hikmetse meleklerle beraberdir hatta meleklerin başıdır. Allah'a isyan eder ve kovulur.

Şeytan melek olsaydı cinsiyeti olmayacaktı. Mademki Şeytan cinlerden, cinlerin de erkeği dişisi olduğuna göre; Şeytan'ın cinsiyeti nedir acaba? 

Kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olmasını, erkeğin yarı haklarına sahip oluşunu, cehennemin çoğunluğunun kadınlardan oluşmasını, şeytanın Adem'e secde etmeyişinin arkasında feministlik aranmasını, "kadın şeytandır" sözünün yaygınlığını gözönüne aldığımızda şeytanın cinsiyetinin dişi olma ihtimali dahamı yüksek ?

Yoksa Şeytan çift cinsiyetlimi ?


Kıyamet öncesi üç büyük haberci gelecek ve bir süre yeryüzünde birbirleriyle mücadele edecekler. 


Ey hakikat!
Şeytanın oyuncaklarını biz kullanmayız… Onunla irtibat kurmayı reddederiz… Ama çoğu insan güle oynaya şeytana koşarlar… Onu güçlendirmek için ellerinden ne gelirse yaparlar… Şeytanla onlar arasında gidip gelir ateş… Ve onlar ateşi o kadar çok yaygınlaştırmak isterler ki, gün gelir bize, secde kardeşlerine bile bu dünyayı dar ederler…
Bilmezler mi bu ‘ateş oyunu’ aslında şeytanın binlerce yıldır planladığı bir oyundur?
Bilirler mi? Ey hakikat! Bilselerdi bu ateş oyuncakları ile bu kadar oynarlar mıydı? Kendi nesillerini yok etmek için bu kadar gönüllü olabilirler miydi?
Nesil!
‘İnsan’ neslini yok etme ve kendi neslini insan üzerinde hâkim kılma çabaları şeytanın!
Ne ümitsiz bir durum!
Yok yok!

Şeytan için diyorum, ne ümitsiz bir durum bu!

İlkönce deccal gelecek Devleti ele geçirip ortalığı karıştıracak, şeytanla işbirliği yapacak ve bir virüs gibi girmediği yer kalmayacak; sistemi çökertecek. 

Zulüm, haksızlık ve ahlaksızlık oldukça yaygınlaşacak İnananlar zulüm görecek ve hayatından bezecek duruma gelecek. 

İşte tam ümitlerin tükenmek üzere olduğu, mumun yanıp tahtaya dayanacağı sırada müminlere ümit verip haksızlığa ve zulme dur! demek üzere Mehdi  , Mehdiyet gelecek. 

Deccalın bozduğu her yeri, her şeyi temizleyecek. Virüs bulaşmış olan bütün sistemi yeniden kurup korumak için bir anti virüs gibi çalışacak. Çok takdir toplayacak ve insanlar yeniden bir bahar yaşayacaklar. Sistem toparlanıp kendine gelmeye uğraşırken Mehdiye yardım etmek üzere Mesih (Hz. İsa) gelecek ve deccalı öldürüp sistemi yenileyecek.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder