Roma imparatoru Diocletian'ın Hıristiyanlara karşı
başlattığı tutuklama harekatından kurtulamayan Saint Nicholas (Noel Baba),
büyük imparator Konstantin zamanında özgürlüğüne kavuşarak, İznik Konsül'üne
bağlanır.
Ölümünden sonra ise Myra (Demre) yakınlarına gömülür. 11. yüzyılda, İtalyan
denizciler, Myra'dan aldıkları kemiklerini, İtalya'da yeniden defnederler.
Böylece Saint Nicholas'nın efsaneleri Avrupa'ya yayılır. Efsanelerin, kat
ettikleri coğrafyaların farklı yorumları dikkate alınmadığında, ortak yanı
Hıristiyanlık inancının sembollerinden biri yapılmış, yari kutsal kişinin
serüvenidir...
Serüven, iç savaş yıllarında (1775-83 ) büyük mutsuzluklara bir kaç gün mola verdirmek için, Hollandalılar ile birlikte Amerika'ya ayak basar. Germen'lerin dini ekolüne sıkı sıkıya bağlı Saint Nicholas'nın efsanesi bu kıtada, başına geleceklerden habersiz, Hollandalıların kurduğu New Amsterdam (New York City) şehrinde, uzun bir süre Noel'de dükkanların ön vitrinlerini süsler.
1929 Krizi ve Noel Baba
Serüven, iç savaş yıllarında (1775-83 ) büyük mutsuzluklara bir kaç gün mola verdirmek için, Hollandalılar ile birlikte Amerika'ya ayak basar. Germen'lerin dini ekolüne sıkı sıkıya bağlı Saint Nicholas'nın efsanesi bu kıtada, başına geleceklerden habersiz, Hollandalıların kurduğu New Amsterdam (New York City) şehrinde, uzun bir süre Noel'de dükkanların ön vitrinlerini süsler.
1929 Krizi ve Noel Baba
Noel Baba'yı ilk çizen Amerikalı karikatürist, Thomas Nast, (1863) onu,
efsanelerin dışında, dünyevi zevkleri de olan biri gibi çiziyordu. Bu, aslında
kilise tarafından da desteklenen efsaneye bir karşı çıkışı da temsil ediyordu;
ama hala dinsel kimliği ön plandaydı. İngiltere'de sanayi devriminin yankıları
Amerika'ya ulaştığında Noel Baba'nın da sekülerleşme macerası başlıyordu.
YILBAŞI NEYİMİZ OLUR?
Yılbaşı neyimiz olur? Ramazan bayramımız
mı, kandilimiz mi, Kurban bayramımız mı?
Biz Muharremlerle, Martlarla başlayan yıllar da biliriz…
Ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla
açılmazdı. Hepsi, efendi yıllardı.
Bu bahsi bu kadarla geçiyor ve Noel Baba‘ya geliyorum:
Memleketimize, herhâlde, Beyoğlu‘ndan giren, Haliç‘i
atlayarak Fâtihlere, Aksaraylara, sonra Rumeli‘ye
ve Boğaz‘ı aşarak önce Kadıköylere, Modalara ve
sonraÜsküdarlara ve oradan Anadolu‘ya geçen bu bunak,
neyimiz olur? Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı yoksaAvrupalılıktan pîrimiz
mi?
İstanbul’un Tepebaşı’ndan Adana’nın Tepebağı’na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir,
necidir?
Bir fotoğrafına bakarsanız Havârîlere, öteki resmine
bakarsanız Rasputin‘e benzeyen bu iskambil papazı,
aramızda nenin nesidir? Bunu hiç merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu:
O, Haçlı Seferleri‘nden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman
silâhla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve
sevgiler toplayarak girebiliyor.
O, evimize girerken eşeğini kapımızın arkasına bağlayan bir Piyer
Lermit‘tir. Kardeşlerini Mukaddes Savaş‘a hazırlamaktan
geliyor.
O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki kılığını değiştirmiş ve
bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan,
çocuklarımızdan başlamıştır. Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi
sanıyorsunuz, fedâkârlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın, onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz, sakalı
elimde kaldı ve altından Lücifer (şeytan)çıktı. Bilirsiniz ki,
câsuslar da kıyâfetlerini ekseriyâ böyle değiştirirler. Bu, mezar
beğenmeyen hortlağa ya yerini gösterin, yahut bırakın; Haç’ın
da çarmıha gereyim onu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder