15 Kasım 2014 Cumartesi

Kutsal İngiliz İsrail İttifakı :Bu eksen, İngiliz yayılmacılığının, küresel sermayenin ve Siyonizmin kutsal ittifakıdır.Kutsal ittifak diyoruz,Onların ortak düşman İslam'dır!

Yeni Türkiye hem bölgesel, hem de küresel bir güç olma yolunda hızla ilerliyor.
Bugün dünya, Washington-Moskova-Ankara ana ekseninde dönüyor.

Ana ekseni etkilemek için, en gelişmiş ve organize olmuş bir başka eksen de Tel Aviv-Londra-New York ittifakıdır.

Bu eksen, İngiliz yayılmacılığının, küresel sermayenin ve Siyonizmin kutsal ittifakıdır.

Kutsal ittifak diyoruz, çünkü ortak düşman İslam'dır!

Emperyalist çıkarları ve kendinden olmayanları köleleştirmeyi, dünyayı idare etmeyi, sömürmeyi, kutsal hedef yapmışlardır.
Kirli çıkarlarına tehdit olarak algıladıkları Müslümanlar'ı fitneyle bölmek, yok etmek, dışlamak, etkisizleştirmek ve hatta köleleştirmek için durmadan entrikalar çevirmişlerdir.

Sapkın bütün dini akımları kuran, teşvik eden, İslam dünyasında etkili olmasını sağlayan, destek veren bunlardır.

Osmanlı'yı bunun için, yerli işbirlikçileri İttihatçılar ve JönTürklerle bitirdiler.

Kirli emellerine 33 yıl sarsılmaz setler kuran Sultan Abdülhamit Hanı, önce karalama kampanyaları ile itibarsızlaştırmaya çalıştılar.
Daha sonra yerli işbirlikçileri ile de tahttan indirerek, yıkılış sürecini hızlandırdılar.

Bugün yeni Türkiye'ye, tekrar geçmişinde olduğu gibi, küresel bir aktör olma yolunda dev adımlar atmaya başladığı için topyekün saldırıyorlar! 

Washington-Moskova-Ankara ekseninde dönen dünyayı, daha kolay kontrol edebilmek için, Türkiye'nin bu eksendeki ağırlığını azaltmaya uğraşıyorlar.
Eskiden olduğu gibi kontrol edilir bir ülke olmamızı, yine buyruklarından çıkmayan uşakları modern İttihatçılarla, yönetilmemizi istiyorlar.

Daha şiddetli ve durmadan gelecekler; hamlelerini sürekli yenileyecekler.

Ama başarılı olamayacaklar!..

Zira 21.Yüzyıl, Türkiye asrı olacak.

ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, 21. Yüzyıl ABD stratejilerini anlattığı kitabında bakın ne diyor:

"ABD bu asırda artık tek başına belirleyici olmaktan çıktı. Küresel konularda Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerle yakın işbirliği içinde ortak hareket edecek !"

Türkiye'nin Cumhurbaşkanı dünya barışı için projeler üretiyor. "Suriye'de Esad devam ettiği sürece asla bölgeye barış gelmez" diyor.
Ajanslar dün "Obama, Erdoğan'ın dediğine geldi. Esadsız Suriye için planlar hazırlanıyor. Türkiye'nin istediği uçuşa yasak bölge de masada" diyor.

İsrail sevdalısı ABD eski elçisi Riccardione bizden yediği tokatlarla rezil olup görevinden el çektirilmişti.

Riccardione dün "İsrail-Türkiye anlaşmazlığı son bulmazsa Ortadoğu'da gerilim sona erdirilemez" diyor.
BÜYÜK TÜRKİYE coğrafi konumu ve Osmanlı'dan kalan miras ile bölgede hayati önem taşıyan kilit ülke durumunda.
ABD Avrasya'da, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da Türkiye ile derin istişareler yaparak, politikalarını belirliyor.

Kompleksleri bırakalım! Halktan ve değerlerimizden kopuk dar bir dünyada yaşamayalım.

İttihatçı-Beyaz Türkler'den ve monşerlerden olma özentisinden sıyrılmalıyız.




Ülkeye ihanet edenlerin ve ülkesini dışarıya şikayette yarışan azgın muhalefetin oyuncağı, olmayalım.
Küresel bir güç olarak yükselen ve ayyıldızı parlayan Türkiyemiz ile iftihar edelim, değerini ve gücünü iyi anlayalım ve bunu keyfini yaşayalım.

Yeni Türkiye'nin en büyük güç kaynaklarından birisi de, yurt dışındaki Osmanlı Diasporası'dır!

Avrasya'da, Uzak Doğu'da, Afrika'da, Ortadoğu ve Balkanlar'da, Kuzey-Orta ve Güney Amerika'da bu muhteşem potansiyel, keşfedilmeyi bekliyor.
Yeni Türkiye'nin "küresel aktör" ve "cihan devleti" haline gelmesinin yol haritasını, bu Diaspora'nın keşfi ve devreye sokulması çizecek!
Türkiye'nin dış itibarı ve saygınlığı, bu muhteşem kaynağın devreye sokulmasıyla şahlanacak.

Peki bu gücümüzün farkında mıyız?

Önce tersten başlayalım: 

Yeni Türkiye'ye çelme takmak isteyenler, bu potansiyelimizin çok iyi farkındalar!
Ama biz Türkiye olarak, bu muhteşem gücün önemini henüz yeterince kavrayabilmiş değiliz.

Ezik ve kompleksli hale getirilmiş çakma aydınlar, sanatçı ve medya mensupları, kendi değerlerine düşman işadamı, akademisyen, uzman, siyasetçi ve yöneticilerle, kavranılması da zaman alacak görünüyor.

Bu eziklik ve komplekslilik üzerine oturtulmuş vizyon eksikliği de cabası..

Cehalet ve ufuksuzluk her alana yayılmış durumda.

Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, sanki "fonksiyonsuzluk" ve "dışa bağımlılık" yarışındalar!

Uyku hastalığı olanlara yapacak bir şey yok. Yeter ki biz uyanalım!!!

Bekir Hazar - 14.11.2014
Takvim



******************

Başbakan Erdoğan'ın, 'İslamofobi de Siyonizm gibi, faşizm gibi, antisemitzm gibi insanlık suçu görülmeli' sözleri ABD ve İsrail'i neden kızdırdı. Siyonizm neydi ve kaynağını nereden alıyordu? 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin eşbaşkanı olduğu 5’inci Medeniyetler İttifakı zirvesindeki konuşmasında "İslamofobi de Siyonizm gibi faşizm gibi, anti semitizm gibi bir insanlık suçu olarak görülmelidir. Tıpkı siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi, İslamofobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır..." dedi. Başbakan Erdoğan'ın siyonizmle ilgili bu sözleri deprem etkisi yarattı. BM, Beyaz Saray ve İsrail tepki gösterdi.


İsrail, Siyonizm ile faşizmin aynı kefeye konulduğunu iddia ederek Erdoğan’a çok ağır sözlerle yüklendi. İsrail medyasının Erdoğan’ın açıklamalarını flaş haber olarak duyurmasının ardından Başbakan Netanyahu, hem twitterdan hem de internet sitesinden yazılı bir açıklama yayınladı.


Netanyahu, "Bu karanlık ve yalan ifade, dünyada artık var olmadığını zannettiğimiz bir düşüncedir. Şiddetle kınıyorum’ dedi. Tepkiler bununla da kalmadı. Beyaz Saray’ın günlük basın toplantısında da konu gündeme geldi.
Beyaz Saray Sözcüsü Tommy Vietor, "Erdoğan’ın Siyonizmin bir insanlık suçu olduğu yorumunu reddediyoruz. Bu yorum saldırgan ve hatalıdır” dedi.


Bunlarla da sınırlı kalınmadı


ABD Kongresi üyeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a siyonizmle ilgili sözlerini geri alması için mektup yazdı.
ABD Kongresi'nin 89 üyesi tarafından imzalanan mektupta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "siyonizm" ile "faşizm"i bir tutan sözlerini geri alması çağrısında bulunuldu.


ABD Kongresi üyelerinin gönderdiği mektupta, Türkiye ve Başbakan Erdoğan adeta üstü kapalı olarak tehdit edildi.
Mektupta, "Türkiye'yle tarihsel ilişkimiz ve ülkenizin NATO ve BM'deki önemli konumundan, uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusunda ciddi bir taahhüdünüz olduğunu biliyoruz. Bu anlayış içinde siyonizmi, faşizm ve antisemitizm ile bir tutan ve "insanlığa karşı suç" diye nitelediğiniz beyanınızı geri çekmenizi sabırsızlıkla bekliyoruz" denildi.


Peki gerçekte Siyonizm ne anlama geliyordu?


Siyonizm, Kudüs'teki Siyon Tepesinin adından gelir. Yahudi halkının Filistin'e dönme umudu, Yahudi düşüncesinin sürekli bir yönüdür; bu düşünce Mesih'in geri gelme düşüncesinden ayrılmaz. Mesih'in gelme amacı, dünyada bir Yahudi devleti kurmaktır. Hatta İsrail kurulduğu zaman Yahudi gazeteleri "Mesih'in Ayak Sesleri" başlığını atmışlardır.


Siyonizm 19.yy sonlarında Avusturyalı gazeteci Theodor Herzl(1860-1904) tarafından siyasi bir ideolojiye de dönüştürüldü. Yahudi camiası tarafından da kabul gördü. Herzl'in 1896 yılında yazdığı kitabı Der Judenstaat (Yahudi Devleti) ve 1897 yılında yazdığı, Die Welt(Dünya) gazetesi, 1897 yılında Basel'de toplanan 1.Dünya Siyonist kongresi'nde savunulan düşüncelerin kaynağı oldu. Herzl için Siyonizm'in babası desek, herhalde yanlış bir şey söylemiş olmayız. Peki Siyonizm aslında Theodor Herzl tarafından mı ortaya çıkarıldı? Elbette Bunun Tevrat, Talmud merkezli dini kaynakları vardı. Herzl Siyonuzmi tam anlamıyla ideolojiye büründüren isimdi.


Vikipedi ise Siyonizm hakkında şunları yazıyor; "Terminoloji "Siyonizm" kelimesi, Siyon (İbranice: Tzi-yon ציון) kelimesinden türetilmiştir. İsim esas olarak, Kudüs yakınlarında bulunan Siyon Dağı ile bu dağ üzerindeki Siyon Kalesi'ni belirtmek için kullanılmaktaydı. Sonraları, Kral Davud döneminde, "Siyon" tüm Kudüs şehrine ve İsrail Diyarı'na atıfta bulunan bir kapsamlama haline geldi. Tevrat'taki birçok ayette, İsrailoğullarından Siyon halkı, Siyon'un oğulları ya da kızları olarak bahsedilir. Yahudi milliyetçiliğini tanımlamak için kullanılan bir terim olarak "Siyonizm," ilk milliyetçi Yahudi öğrenci hareketi Kadimah'ın kurucusu Avusturyalı Yahudi yayımcı Nathan Birnbaum tarafından, kendi çıkarttığı Selbstemanzipation adlı gazetede, 1890 yılında ortaya atılmıştır. Siyonizm, Filistin'de Yahudiler için yeniden bir vatan kurulmasına destek veren uluslararası Yahudi siyasi hareketi. Söz konusu alan, Tevrat'ta bahsi geçen ve İsrail Diyarı (İbranice: Eretz Yisra'el) adı verilen topraklardır. İsrail'in kurulmasından bu yana, Siyonist hareket de şekil değiştirerek öncelikle Modern İsrail devletinin desteklenmesi amacı ile varlığını sürdürmektedir."


Abdülhamit'in reddetiği teklif


Vikipedi'den okumaya devam ediyoruz: "1890'lı yıllarda, Theodor Herzl Siyonizme yeni bir ideoloji ve fiili aciliyet katarak, Dünya Siyonist Örgütü'nün (WZO) oluşturulduğu 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde düzenlenen ilk kongrenin toplanmasını sağladı.[15] Herzl'in amacı, Yahudi devleti hedefinin elde edilmesi için gerekli hazırlık niteliğindeki adımları başlatmaktı. Herzl'in Filistin'i hakimiyeti altında tutan Osmanlı yöneticileri ile bir siyasi anlaşma yapma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine başka hükümetlerin desteği arandı. Theodor Herzl, dönemin sultanı II. Abdülhamid'e Kont Nevlinski (bir Leh soylusu, II. Abdülhamit'in şahsi dostu) aracılığla Filistin'e özerklik ve Musevi ikametliği ister. Buna karşılık şu taahhütlerde bulunur:


1. Osmanlı Devleti’nin 33 milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamını ödeyelim.
2. İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın Frank’a mal olacak deniz filosu yaptıralım.
3. Devletin mali durumunu canlandırmak için 35 milyon altın lira faizsiz borç verelim.
Ancak, II. Abdülhamit teklifi kabul etmez ve şu yanıtı verir:


"...Bu meselede (Theodor Herzl) ikinci bir adım daha atmasın. Ben bir karış toprağı dahi satmam. Zira bu vatan bana ait değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsûldar kılmıştır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz..."


SİYONİZMİN KAYNAĞI BU AYETLER Mİ?

İslam inancına göre muharref (tahrif edilmiş) sayılan Tevrat'ta şu ayetler dikkat çekicidir;


"Et yiyin ve kan için.Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz." (Tevrat,Hezekiel Bölümü 39/18-20)

"Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla." (Tevrat, Yeremya Bölümü, 12/3)


"Yaratilis merdiveninde farkli basamaklar oldugunu herkes dogal olarak kabul eder; önce inorganik nesneler, bitkiler ve hayvanlar âlemi, sonra konusan, yaratiklar ve hepsinin üstünde Yahudiler.” ("Siyonizm ve Irkçilik" Ankara Üniversitesi Siy. Bilg. Fak. Yay. (Sources de la pensée Juive contemporaine) Sf:49 dan alinti)


Peki Yahudiler neden üstün ırk olduklarına inanıyorlar… Şu ayetleri de okuyalım:


- "Siz Allahınız Rabbin ogullarisiniz." Çünkü sen Allah'ın Rabbe mukaddes bir kavimsin, ve Rab yer üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak kendisine has bir kavim olmak üzere seni seçti.” (Tensiye Bab:14 Ayet 12S:191)


- "Ve aranızda yürüyeceğm ve sizin Allahınız olacağım ve siz benim kavmim olacaksınız.” (Levililer Bab:26 Ayet 12 S:127)


- "... ve onlardan nefret ettim. Fakat size dedim: Siz onların topraklarını o miras olarak alacaksınız ve ben size onu mülk olmak üzere vereceğim, ben sizi milletlerden ayırt eden Allahınız Rabbim, . ve bana mukaddes olacaksınız, benim olmanız için sizi kavimlerden ayırt ettim” (Levililer Bab:2Ayet24-26 S:120)


- "Saf altında tartilan Sionun degerli ogullari” (Yeremyanın Mersiyeleri Bab:4 Ayet:2 S:785)


- "Ve o kralların günlerinde göklerin Allahı (Yehova) ebediyen harap olmayacak bir krallık kuracak ve onun hakimiyeti başka bir kavme bırakılmayacak; ancak bu krallıkların (devletlerin) hepsini o parçalayacak ve bitirecek.” (Daniel Bab 2 Ayet 44 S.342)
- "O zaman Rab Yehova bütün bu milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük bir kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak”. ( Tensiye Bab 14 Ayet 23-24 S.139)
- "İşte, şimdi bildim ki bütün dünyada allah yoktur, ancak İsrail'de vardir." (2.Krallar Bab:5 Ayet.15)


- " Kızlarınızı onların oğullarına vermiyeceksiniz ve oğullarınıza ve kendinize onların kızlarından almayacaksınız.” (Nehemya Bab:13 Ayet:25 S.)


Altındal: 'Filistinliler'e yapılanlar Siyonizmin göstergesi


Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal STAR'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Siyonizm bir ideolojidir. 'Ateavizm' yani 'ceddiyetçilik' demektir. Başbakan antisemitzm değil, antisiyonizm yapmaktadır. Ve çok doğru bir ifade kullanmıştır. Siyonizm; Dini, siyasi ve ekonomik şekilde İsrail devlet politikası olarak günümüzde uygulanmaktadır. Adam öldürüyorlar. 'Niye öldürdün' deyince, 'Tevrat böyle diyor' diye savunuyorlar. İsrail'in kurulduğu günden bugüne Filistinlilere uyguladığı, göç ettirme, toprak işgali, katletme, ev yıkma fiillerinin altında bu siyonist ideoloji yatmaktadır."


Garaudy: Siyonizm ırkçı ve sömürgeci


Ünlü Müslüman Fransız düşünür Roger Garaudy de bu konuda şunları yazmıştır:


"Peygamberlerden miras olan Yahudi inancının en büyük düşmanı, Siyonizm'in ırkçı ve sömürgeci mantığıdır ki, 19. yüzyıl Avrupası'nın ırkçılığından ve sömürgeciliğinden doğmuştur. Bu mantık, Batı'nın tüm sömürgeciliklerine ve farklı milliyetçilikler arasındaki savaşlara ilham kaynağı olmuştur. İsrail, Siyonizm'den uzaklaşmadıkça ve Hz. İbrahim'in inancına geri dönmedikçe, İsrail için bir güvenlik ve gelecek yoktur ve Ortadoğu'da da barış olmayacaktır. Hz. İbrahim'in o inancı ki, vahyedilmiş her üç din arasında ruhsal bir kardeşlik bağı ve ortak bir mirastır." (Roger Garaudy, "Right to Reply: Reply to the Media Lynching of Abbe Pierre and Roger Garaudy", Samizdat, June1996)


Türkiye kamuoyunun gündemine en ayrıntılı şekilde getiren siyasilerden Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan da Siyonizmi 'Irkçı Emperyalizm'in idelojisi ve beyni olarak tarif ediyordu. (Muharrem Coşkun / Star)

********************
Siyonist devlet İsrail, dünyanın gözü önünde bebek, çocuk, kadın demeden Filistinli Müslümanlara bombalar yağdırırken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Batının sessizliğine, “Yeni bir Haçlı İttifakı ile karşı karşıyayız” şeklinde tepki göstermişti


Batılı emperyalist ülkelerin terörist devlete verdiği desteği gösteren rakamlar ise Başbakan Erdoğan’ı destekler nitelikte. Hıristiyan aleminin en güçlü ülkeleri konumundaki ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa başta askeri alanda olmak üzere her konuda İsrail’e yardımda bulunuyor.

MÜSLÜMANLARIN BAŞINA İNGİLTERE MUSALLAT ETTİ

Katil devleti Ortadoğu’ya, bununla beraber Müslümanların başına İngiltere musallat etti. Osmanlı’nın çökmeye başlaması ile Filistin’i hakimiyet altına alan İngiltere kademeler halinde binlerce Yahudi’yi Filistin’e göç ettirdi. Bununla da kalmayan İngiltere, Siyonist teröristlere askeri eğitim ve yardımda bulundu. Çeşitli olaylar ve aşamalardan sonra İsrail devleti 1948 yılında kuruldu.

ABD, 65 YILDA 121 MİLYAR DOLAR YARDIM YAPTI

Terörist ülke İsrail’in en büyük destekçisi bilindiği üzere ABD. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun geçtiğimiz günlerde dile getirdiği “Askeri kapasitemizi Amerika Birleşik Devletleri sayesinde geliştirdik; başarımızı onların maddi desteğine borçluyuz” sözleri bu desteği onayladı. ABD Kongresi raporlarına göre, ABD son 65 yılda İsrail’e 121 milyar dolar gibi devasa miktarda yardım yaptı. İsrail’in kullandığı üstün teknoloji savunma sistemleri ABD’nin maddi ve teknik yardımları ile yapıldı. Bunun yanında imzalanan anlaşma gereği Amerika, 10 yılda toplam 30 milyar dolar İsrail’e askeri yardım yapacak.

NÜKLEER SİLAHLARI FRANSA DESTEĞİ İLE YAPTILAR

Ortadoğu’da nükleer silahlara sahip tek ülke olan İsrail’e, bu konuda Fransa destek vermişti. Bu kapsamda İsrail, 1950’li yılların sonuna doğru Fransa’nın desteğiyle gizli bir nükleer reaktör geliştirilmeye başlanmıştı. 1960’lı yıllarda ilk nükleer silahlarını imal ettiyse de eski bir İsrail nükleer bilimci olan Mordechai Vanunu tarafından 1986 yılında İngiliz basınına yapılan ifşaatlara kadar kesin olarak bilinememişti. İsrail’in halihazırda 75 ile 400 nükleer savaş başlığına ve bu başlıkları taşıyabilecek füze, uçak ve denizaltı fırlatma sistemlerine sahip olduğu biliniyor.

ALMANYA’DAN HEM PARA, HEM DE NÜKLEER DENİZALTI

Alman Başbakan Merkel ise İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin birkaç gün önce, “İsrail’in kendini savunma hakkı bulunuyor. Almanya olarak İsrail’in yanındayız” demişti. Almanya’da yayınlanan haftalık dergi ‘Spiegel’in internet sitesinde 2011 yılında verilen habere göre, İsrail, nükleer bomba ile de donatılabilen üstün teknoloji Alman denizaltılarını alabilmek için Alman devletinden 135 Milyon Avro yardım aldı. 4 yıl içinde ödenecek teşvik Almanya’nın 2012 bütçesinde, ‘Siyonist İsrail’in savunma sistemlerinin teminine katkı’ ibaresi ile yer almıştı. 2012’de yapılan anlaşma gereği İsrail, bin 500 kilometre menzilli 4 adet nükleer başlıklı füze taşıma özelliğine sahip Dolphin tipi denizaltılardan iki adet almıştı. İsrail ayrıca, 1998 yılından bu yana kullandığı 3 nükleer denizaltısını da Almanya’dan satın almıştı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder