CENABI ALLAH KURAN-I KERİM´de cin suresinde, saffat suresinde, zariyat suresinde, rahman suresinde, nas suresinde ve bir daha bir çok suresinde ayetlerle cinlerden bahsetmiş onların varlığını bizlere bildirmiştir. Cenabı Allah bir ayeti kerimede ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım demiştir. Cinler insanlar gibi cenabı Allah´a kulluk etmek için insanlardan önce yaratılmışlardır insan oğlu topraktan cinler ise dumansız ateşten yaratılmışlardır.
Cinlerde insanlar gibidirler. Yerler, içerler, doğarlar, büyürler, evlenirler ve ölürler. Cenabı Allah onlarada insanlara verdiği gibi his(duygu) vermiştir. Severler, aşık olurlar, nefret ederler ve insanlara aşık olabilir, insanlarla evlenebilirler. Ve bu evlilikten çocukları olabilir bu çocuklar insan değil cin olurlar. Yaşantıları insanlara benzer nasılki insanlarda doktor, hemşire, profesör, asker, boşta gezenler, işsizler, çalışanlar, işçiler, köylüler vardır. Cinlerdede aynıları vardır. Cinlerinde dine inanları ve inanmayanları vardır.
Biz onları genel olarak rahmani (Müslüman) şeytani(Müslüman olmayanlar) diye adlandırırız. Bunların bir çok çeşitleri vardır. Hıristiyanlık gibi diğer dinlere mensup olanlar olduğu gibi hiçbir inanca sahip olmayan ateistlerde vardır. Cinlerde insanlar gibi kavim kavim ayrılmışlardır. yapı olarak kısa boylu, uzun boylu, şişman ve zayıf olurlar. Cinlerin dışında pek bilinmeyen genel itibari ile şeytani olan yer altı alemleri ve gök yüzü alemleri vardır.bunlar cinlere göre daha tehlikeli yapı olarak daha iri ve daha güçlüdürler.
Şeytanlarda aslında cindirler. ama yapıları biraz farklıdır kanatlı olanları vardır kanatsız olanları vardır. Bunlar insanlara musallat olabilirler.%85 yapılan büyü neticesi %15de korku, üzüntü, nazar, tesadüf eseri bilmeden onlara zarar verildiğinde bayanların muayyen günlerinde insanlara musallat olurlar. Cinler insanlardan farklı özelliklere sahiptir.çok hızlı hareket ederler, her kılığa girebilirler, her insanı etkileyebilirler sadece takva yaşayanlar hariç. Cenabı Allah şeytanı huzurundan kovduğunda şeytan andolsun ki kullarını altlarından, üstlerinden, sağından, solundan girip onları azdıracağım ancak Salih olanlar müstesna demiştir.Kuranı kerimde bu ayet mevcuttur. Bu varlıklar insanlardan uzaklaştırılabilir (işinin ehli olan kişiler tarafından) ancak birisine dokunulamaz o insan ölünceye kadar insanın üzerinde kalır bu içimizdeki nefistir. Ona karşı koymakta insan oğluna düşer.
İnsanın nefsini zayıflatması ruhunu güçlendirmesi için Cenabı Allah´ı zikretmeli ibadetini yapmalı az yemeli az uyumalı az konuşmalıdır. Kısaca Cenabı Allah´ın rızasına uygun takva olarak yaşamalıdır.takva yaşamayanların bunlara karşı korunması çok zordur.
Cinn’in Yaratılışı :
Cinleri öz ateşten yarattı.
(Rahman,15)
Cinleri de daha önce zehirli ateşten
yaratmıştık. (Hicr Suresi, 27)
Kur'an-ı Kerim'de değişik lâfızlarda
32 yerde cinden bahsedilmektedir. Bunlardan 22'si cinn, 5'i cânn, 5'i de cinnet
olarak geçmektedir;
Cinn:İsra (88), Kehf (50), Zariyat
(56), Rahman (33), Araf (38,179), Neml (17,39), Fussilet (25,29), Ahkaaf
(28,29), Sebe (12,14,41), Cinn (1,5,6), En'am (100,112,128,130)
Cânn: Hicr (27), Rahman
(15,39,56,74)
Cinnet: Hûd (119), Secde (13),
Saffat (158) 2kez, Nâs (6)
"De ki: Cinlerden bir topluluğun
dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, harikulade
güzel bir Kuran dinledik. Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. Kimseyi
Rabbimize asla ortak koşmayacağız. Hakikat şu ki, Rabbimizin şanı çok yücedir.
O, ne eş ne de çocuk edinmiştir. Doğrusu bizim beyinsiz olanımız, Allah
hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş. Hâlbuki biz, gerek insanlar gerekse
cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık. Şu da gerçek ki,
insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların
taşkınlıklarını arttırırlardı. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç
kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı. Doğrusu biz, göğü yokladık, fakat
onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Hâlbuki biz onun
bazı kısımlarında dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat
şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.
Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir
hayır mı diledi? Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan
aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk. Şu gerçeği şüphesiz anladık
ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere
kaçmakla da elinden kurtulamayacağız. Doğrusu biz, o hidayeti işitince ona iman
ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir eksikliğe uğratılmasından ne de
haksızlık edilmesinden korkar. İçimizde, teslimiyet gösterenler de var, hak
yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.
Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır." (Cinn
Suresi 1-15)
"Aldatmak için birbirlerine
cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık.
Bu şeytanlar ahrete inanmayanların kalplerinin o sözlere yönelmesi, ondan
hoşnut olması ve kendilerinin isledikleri suçları islemeleri için böyle
yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları iftiraları ile baş
başa bırak." (En'am Suresi 112-113)"
Allah hepsini toplayacağı gün,
"Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız" der,
insanlardan onlara uymuş olanlar, "Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan
faydalandık ve bize tayin ettiğin surenin sonuna ulaştık" derler.
"Cehennem, Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız
durağınız" der. Doğrusu Rabbin hâkimdir, bilendir. Zalimlerin bir kısmını,
kazandıklarından ötürü diğer bir kısmına böylece musallat ederiz.
"Ey cin
ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karşılaşmamızdan sizi
uyaran peygamberler gelmedi mi?" "Kendi hakkımızda şahidiz"
derler. Dünya hayati onları aldattı da inkârcı olduklarına, kendi aleyhlerinde
şahitlik ettiler." (En'am Suresi 128-130)
"Ey cin ve insan toplulukları!
Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak
büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz." (Rahman Suresi 33)
"Sabah gidişi bir aylık mesafe,
akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman'a (onun emrine)
verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık.
Rabbinin
izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden
sapsa, ona alevli azabı tattırırdık. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden,
havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey
Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır! Süleyman'ın ölümüne
hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu
gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o
küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı." (Sebe Suresi 12-14)
(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)
ZARİYAT SURESİ 56 - Ben cinleri ve
insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. 72-CİN: 1 - Deki: Hakikat
bir takım cinnin Kur´ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz
biz, hayret verici bir Kur´ân dinledik.2 - O Kur´ân hidayete erdiriyor, biz de
ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.3 - Doğrusu,
Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk. 4 -
Meğer bizim beyinsiz (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş. 5 -
Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah´a karşı asla yalan söylemez sanmışız. 6
- Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da
onların şımarıklıklarını artırırlardı. 7 - Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz
gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek. 8 -
(Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve
alevlerle dolu bulduk." 9 - "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde
dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini
gözetleyen parlak bir alev buluyor." 10 - "Doğrusu biz bilmiyoruz,
yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı
diledi?" 11 - Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da
var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız. 12 - "Doğrusu biz anladık ki, Allah´ı
yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O´nu asla âciz
bırakamayacağız." 13 - "Doğrusu biz o hidayet rehberini
dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden
korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden." 14 - "Ve biz,
bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar,
işte onlar doğru yolu arayanlardır." 15 - Ama yoldan çıkanlar, işte onlar
cehenneme odun olmuşlardır. 16 - Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru
gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik. 17 - Ki onları onunla
sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir
azaba sokar. 18 - Mescitler kuşkusuz Allah´ındır. O halde Allah ile birlikte
kimseye yalvarmayın. 19 - Allah´ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O´na dua
ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine
geçeceklerdi.
HUD SURESİ 119 - Ancak Rabbinin
rahmetle yarlığadığı kimseler başka. Onun içindir ki, onları yarattı. Ve
Rabbinin "Andolsun ki cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen
dolduracağım" sözü böylece tamam oldu.
HİCR SURESİ 27 - Cinleri de daha önce
insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.
İSRA SURESİ 88 - Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler
bu Kur´ân´ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı
olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir."
KEHF SURESİ 50 - Yine o vakti hatırla
ki biz, meleklere: "Âdem´e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak
üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı
çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis´i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz?
Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir
değişmedir.
NEML SURESİ 17 - Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan
müteşekkil orduları Süleyman´ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun
tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.
SECDE SURESİ 13 - Eğer biz dilemiş
olsaydık her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: "Bütün insanlar ve
cinlerden cehennemi elbette dolduracağım." sözü hak olmuştur.
SEBE SURESİ 12 - Süleyman´ın
emrine de rüzgarı verdik. Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık yol
idi. Erimiş bakır menbaını da ona sel gibi akıttık. Hem Rabbi´nin izniyle
elinin altında cinlerden de çalışan vardı. Onlardan da kim emrimizden dışarı
çıkarsa ona ateş azabından tattırırdık. 13 - Onlar, ona mihrablar, timsaller
(heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse
yaparlardı. Çalışın ey Davud hanedanı, şükür için çalışın. Ama kullarım içinde
şükreden azdır. 14 - Ne zaman ki Süleyman´a ölümü hükmettik, cinlere onun
ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu.
Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir
olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı. 41 - Onlar da:
"Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karşı sığınacak velimiz sensin. Hayır,
onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmışlardı." diyecekler.
SAFFAT SURESİ 158 - Onlar, Allah ile
cinler arasında bir neseb (hısımlık bağı) uydurdular. Oysa andolsun cinler
bilirler ki, o yalancılar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.
FUSSİLET SURESİ 25 - Biz onlara
birtakım arkalarında ne varsa hepsini güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden
önce gelip, geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azab sözü onlar
için de hak oldu. Doğrusu onların hepsi de kendilerine yazık etmişlerdir. 26 -
İnkâr edenler: "Bu Kur´ân-ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki
üstün gelirsiniz" dediler. 27 - Biz mutlaka inkâr edenlere şiddetli bir
azab tattıracağız. Ve onlara yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını
vereceğiz. 28 - İşte Allah´ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile
bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları
cehennem yurdu vardır. 29 - İnkâr edenler: "Ey Rabbimiz! Cinlerden ve
insanlardan bizi doğru yoldan saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın
altına alalım, böylece cehennemin en altında kalanlardan olsunlar."
diyeceklerdir.
AHKAF SURESİ 29 - Ey Muhammed! Hani
biz cinlerden bir grubu Kur´ân´ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Onlar
Kur´ân´ı dinlemek için hazır bulundukları zaman birbirlerine "susun"
dediler. Kur´ân´ın okunması bitince de birer uyarıcı olarak kavimlerine
döndüler. RAHMAN SURESİ 31 - Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele
alacağız 33 -
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz
yeterse geçin gidin. Allah´ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz. 39 -
İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz. 56 - Oralarda gözlerini
yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de
cin dokunmuştur. 74 - Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
ENAM SURESİ 112 - Biz böylece, her
peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar birbirini aldatmak
için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Artık
onları iftiraları ile başbaşa bırak. 128 - (Allah), onların hepsini topladığı
gün, cinlere: "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız"
der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: "Rabbimiz! Biz
birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık".
Allah da:"Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah´ın dilemesi müstesna,
ebedi olarak kalacaksınız" der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi
bilendir. 130 - (Allah) "Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size
âyetlerimi anlatan ve bugününüze kavuşacağınız hususunda sizi uyaran
peygamberler gelmedi mi?" deyince onlar: "Kendi aleyhimize
şahidiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve kendilerinin kâfir
olduklarına şahitlik ettiler
ARAF SURESİ 38 - Allah onlara:
"Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine
girin!" der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder.
Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki:
"Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem
ateşinden kat kat azab ver". Allah der ki: "Herkesin azabı kat
kattır, fakat siz bilemezsiniz". 179 - Andolsun ki, cinlerden ve
insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat
onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları
vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha
da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder